Görüşler

Görüşler

  • Murat Yalçıntaş - İstanbul Ticaret Odası Başkanı
    KART KULLANIMINI TEŞVİK EDİYORUZ
    Kredi kartı sadece tüketici için değil ticaretle uğraşan herkes için önemli bir enstrüman. Bu önemin farkında olan İstanbul Ticaret Odası, kart kullanımını teşvik ediyor. Bu konuda hem bankalar hem hükümet nezdinde çalışmalar yürütüyor. Türkiye’nin kredi kartı kullanım oranıyla en hızlı büyüyen ülkeler arasında olduğunu belirten İTO Başkanı Murat Yalçıntaş, “Kredi kartı kullanımını teşvik ediyoruz. Yakında pek çok üyemiz doğrudan doğruya kredi kartına geçecek” diye konuşuyor.
    İstanbul Ticaret Odası Başkanı Murat Yalçıntaş, ticarette kredi kartının pek çok avantajı olduğunu söylüyor. “Kredi kartı kullanımı nakite nazaran hem hammaddede hem işçilikte hem de güvenlikte yaklaşık 3’te bir oranında bir tasarruf da sağlıyor” diyor. Bu tasarrufun da göz ardı edilmemesini ve kullanımın teşvik edilmesi gerektiğini savunuyor.
    Bu doğrultuda Yalçıntaş liderliğinde İTO’nun yaptığı birçok çalışma da var. Örneğin, İTO, bankaları promosyonlarını artırmaya ve kart faizlerini düşürmeye teşvik ediyor. “Alışverişte gün bugün” kampanyası da İTO’nun girişimiydi. Kampanya İstanbul’da alışverişin yüzde 30 oranında artarak ciddi şekilde canlanmasını sağladı.
    Ekonominin canlandırılması için kredi kartı kullanımının da artırılması gerektiğini belirten Yalçıntaş, “Düşen faizle beraber kredi kartındaki temerrüt faiz oranlarının da düşeceğine inanıyorum. Böylelikle daha fazla üyemiz doğrudan doğruya kredi kartına geçecek” diyor.
    İstanbul Ticaret Odası Başkanı Murat Yalçıntaş’la kredi kartının sağladığı avantajları, ticaretteki önemini ve kredi kartı kullanıma yönelik ne tür çalışmalar yürüttüğünü konuştuk.
    Kredi kartlarının ekonomiye katkısı nedir? İTO başkanı olarak bu konudaki gözlemleriniz nedir?
    Kredi kartının bizim açımızdan, yani İTO açısından en önemli pozitif tarafı işletmeleri, halkımızı ya da tüketicilerimizi kayıt içinde kalmaya teşvik etmesi. Buna bağlı olarak devletin vergi gelirlerinin yükselmesi. Bu bağlamda kredi kartları son derece önemli bir enstrüman. Kredi kartı kullanımı nakit kullanımına nazaran hem hammaddede hem işçilikte hem de güvenlikte yaklaşık 3’te bir oranında bir tasarruf da sağlıyor. Dolayısıyla, bu tasarrufun da göz ardı edilmemesi lazım.
    Bankalararası Kart Merkezi verilerine göre, 2008 yılında ülkemizde 60 milyona yakın banka kartı ve 43 milyon kredi kartı var. 5 yıl önce banka kartı sayısı 40 milyon, kredi kartı sayısı da 20 milyondu. Dolayısıyla, Türkiye’de banka ve kredi kartı kullanımının çok hızlı bir şekilde yaygınlaştığını ve benimsendiğini söyleyebiliriz.
    Banka kartı sayısı olarak Avrupa’da üçüncü, kredi kartı sayısında da dördüncüyüz. POS makinelerinde 1,6 milyon POS makinesi ile ikinciyiz. POS makinelerinde şöyle bir durum var, hala bankalar ortak POS makinesi kullanımına geçemedi. Bunun değişmesi lazım. Dolayısıyla ben ekonomiye dair etkilerini böyle gözlemliyorum.
    Kredi kart kullanımının kayıt dışılığı önlediğini belirttiniz. İTO olarak bu konuda ne gibi çalışmalar gerçekleştirdiniz ve gerçekleştiriyorsunuz?
    Kredi kartının birçok avantajı var. Makro avantajını biraz evvel söyledim. O da kayıt altına alınmayı özendirmesiydi.
    Ayrıca, tüketici ve şirketler için de avantajları var. Birincisi, nakit taşıma riskini azaltıyor. Nakit her zaman risktir. Kredi kartında öyle bir şey yok. Bilinçli tüketiciler harcamalarını kontrol etme imkânlarına sahip. Yani siz ay sonunda kredi kartı ekstrenizi önünüze aldığınız zaman neye ne kadar harcamışsınız, giyim kuşama, yemeğe ve diğer ihtiyaçlara ne kadar harcadığınızı görmek ve bunu planlama imkânınız var. Nakitte böyle bir imkan yok.
    Gene aynı şekilde bu kriz ortamında insanlara belli bir finansman imkânı da sağlıyor. Çünkü, belki o anda yanınızda nakit yoktur ama kredi kartını kullandığınız zaman ortalama 15 günlük bir vade sağlıyor. Bunu bireysel harcamalarınızda yapabiliyorsunuz, yani bir açıdan neredeyse sinemaya bile vadeli gidebilirsiniz.
    Asıl önemlisi doğalgaz, elektrik, telefon gibi faturaların hepsini kredi kartı ile ödemek mümkün. Bu da tüketiciler için çok cazip bir ödeme imkânı. Bir de tüm bankaların yaptığı promosyonlar var. Ben bunu çok olumlu karşılıyorum. Kiminde uçuş mili, kiminde nakit para, kiminde de çekilişlere giriyorsunuz, ama en önemlisi taksitlere bölebiliyorlar. Bu da tüketicileri harcamaya teşvik eden, harcamayı kolaylaştıran bir başka etmen.
    Kredi kartlarının daha fazla kullanılabilmesi için ne yapılabilir?
    İTO olarak “Kredi kartı kullanımını tüketici alışkanlıklarına, alışverişlerin yer, zaman ve marka tercihlerine etkisi” konulu bir araştırma hazırlattık. 2007 yılında yayınlandı. Çok olumlu karşılandı.
    Yine aynı şekilde geçtiğimiz yıllarda başlayan chip&PIN uygulaması var. Bu kredi kartlarının güvenliği açısından son derece önemli bir uygulamaydı. Çünkü tüketici ne kadar güvende olduğunu hissederse o kadar rahat kullanacaktır.
    Türkiye’de kart çeşitliliğinin artması gerektiğini düşünüyor musunuz? Kart çeşitliliğinin artması makro ve mikro düzeyde ne gibi avantajlar sağlayacak?
    İdeal olan tüm alışverişlerin nakit yerine kredi kartı ile yapılması. Avrupa’ya gittiğinizde görmüşsünüzdür, chip&PIN uygulamasının bir ileriki versiyonu kredi kartını değdiriyorsunuz otomatik olarak alım işlemi gerçekleşiyor. Bu çok düşük ödemeler için kullanılan bir yöntem. Bunlar zaman içinde Türkiye’de de yerleşecek. 2003 yılında Türkiye’deki toplam kart kullanımı 39,4 milyar TL, 2008 yılında 185 milyar TL’ye çıktı. Türkiye’de kredi kartları en fazla yüzde 15,6 ile bayramlarda, yüzde 11,6 ile tatil günlerinde, 11,4 yılbaşı ya da sevgililer günü gibi özel günlerde kullanılıyor. Dolayısıyla, demek ki tüketiciler alışverişe çıktıkları zaman bilinçli olarak kredi kartlarını tercih ediyor. Tabi internet ya da telefon üzerinden alışveriş yaptığınız zaman da kredi kartını kullanıyorsunuz.
    Özellikle tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de internet üzerinden alışverişin artması Türkiye’deki kredi kartlarının kullanımını artırdı. 2003 yılında kredi kartı kullanımı 3,1 milyar TL idi, 15,7 milyar TL’ye çıktı. Bu bağlamda da internetin ve e-ticaretin yaygınlaşmasının da kredi kartları üzerinde son derece önemli etkisi olduğunu düşünüyorum.
    Kredi kart kullanımının ticaret içindeki payı nedir? Bunu artırıcı ne gibi programlar hazırlıyorsunuz?
    Toplam ticaret içinde ne kadar kredi kartı kullanıldığına dair bir veri toplamak mümkün değil. AMPD (Alışveriş Merkezi ve Perakendecileri Derneği), kendi üyeleri arasında bir çalışma yaptı. Özellikle AVM’lere gelen insanlar alışverişlerin ne kadarını kredi kartı ile yapıyor ve ne kadarını nakitle yapıyor diye araştırdı.
    Onların verilerine göre, 2006 yılından AMPD’ye bağlı işyerlerindeki alışverişlerin yüzde 99’u kredi kartı ile yapılıyor. Şunu unutmamak lazım, organize perakendeye gittiğiniz ölçüde kredi kartı kullanımı artar, küçük perakendeciye gittiğiniz sürece düşer. Bakkala gittiğiniz zaman insanlar hala nakitle alışveriş yapar. Ama Beymen ya da Zara gibi mağazalara gittiğinizde orada kredi kartı ile alışveriş yaparsınız.
    KREDİ KARTI KULLANIMI NASIL ARTIRILABİLİR?
    “ALIŞVERİŞ YÜZDE 30 ARTTI”
    Biz İTO olarak iç talebin canlanması için “Alışverişte gün bugün” kampanyası yaptık. Kampanya çerçevesinde İstanbul’daki alışveriş oranı sektörlere göre değişmekle birlikte ortalama yüzde 30 oranında arttı. Krizin aslında en büyük sebebi psikolojik. Dolayısıyla tüketicilerin beklentilerini olumlu tutmaları, şirketlerin de beklentilerini olumlu tutmaları çok önemli.
    “KREDİ GARANTİ FONU OLUŞTURULMALI”
    Bizim bu bağlamda hükümete sunduğumuz birkaç öneri var. Bir tanesi bankalar arası ilişkilerde devlet garantisi verilmesi, tüketiciye verilen krediler için kredi garanti fonu oluşturulması. Özellikle alt vergi dilimlerinde vergilerin düşmesi. Bugün en büyük sıkıntılardan bir tanesi, adam çek veriyor sonra çekini ödeyemiyor.
    “ÜYELERİMİZ UCUZ KREDİ ALIYOR”
    Adam bankaya yazı yazıyor: “İstemim dışı elden çıkmıştır” diye… Bu sefer o çeki elinde tutan kişi hırsız durumuna düşüyor. İTO olarak kredi sıkıntısı çeken üyelerimizin daha rahat kredi sağlayabilmesi için 10 banka ve 1 finans kurumu ile anlaşma yaptık. İTO üyesi olanlar ucuz kredi kullanabiliyor. Gene aynı şekilde kendi kaynaklarımızdan Halk Bankası aracılığı ile kendi üyelerimize piyasa faizinin yaklaşık yüzde 12 altında olmak üzere kredi kullandırıyoruz.
    KULLANIM NASIL ARTAR?
    Bugün piyasada faizler yüzde 25-26’dır, İTO tüm masraflar içinde olmak üzere yüzde 14’te kredi kullandırıyor. Temerrüt faiz oranları hala çok yüksek. Ama ben düşen faizlerle beraber kredi kartındaki temerrüt faiz oranlarının da düşeceğine inanıyorum. Böylelikle daha fazla üyemiz doğrudan doğruya kredi kartına geçecek.
    “KARTINI SORUNSUZ KULLANANIN ORANI YÜZDE 97”
    Tüketicinin gelirinin üzerinde yaptığı harcamalar ve sonrasında yaşadığı ödeme sıkıntısı bugün kartlar üzerindeki 4 milyar TL’lik bir borca neden olduğu söyleniyor. Bu oranın ticareti nasıl etkileyeceğini düşünüyorsunuz? Bu konuda çözüm önerileriniz var mı?
    Bir rakam size hiçbir şey söylemez. O rakamı diğer rakamlarla karşılaştırarak bakmanız lazım. 2007 sonuçlarına göre ülkemizde kredi kartını sorunsuz kullanan insanların oranı yüzde 97. Yani yüzde 97 parasını zamanında ödüyor. Yüzde 97 banka ile herhangi bir sıkıntı yaşamıyor. Sizin bahsettiğiniz rakam yüzde 3’e tekabül ediyor. Gene aynı şekilde kredi kartı kullananların gelir durumuna baktığımız zaman yüzde 79’unun düzenli bir geliri var. Burada iki tane önemli parametre var. Birinci önemli parametre, bankaların kredi kartı verirken dikkatli olmaları lazım. Bir ara tabiri caizse çok fazla heyecan vardı. Bunun önlemini zamanında aldılar. Asıl önemli olan tüketiciler. Tüketicilerin kendi harcamalarını planlı programlı yapması lazım. Bankaların da kredi kartı verirken kartın limitini ödeme gücüne göre tayin etmeleri gerekiyor. Tabi temerrüt faizleri de önemli.
  • Ersin Özince - İş Bankası Genel Müdürü ve Bankalar Birliği Başkanı
    KAYITLI EKONOMİYİ OLUMLU ETKİLEYEN EN ÖNEMLİ UNSUR KREDİ KARTLARIDIR
    KAYDİ PARA ARACI
    Kredi kartları, şu anda Türkiye ekonomisinin kaydi para, yani nakit dışı konusundaki en büyük aracı. Özellikle ekonomistlerin, ülke ticaretini ve ekonomisini yönetenlerin bunu çok iyi idrak etmesi lazım. Kredi kartları kıymetli evrak, yani bono, çek ve senet, hepsinin ötesinde bir kaydi para aracı halini almış vaziyette. Bu durum kayıtlı ekonomiyi de çok olumlu etkiliyor. Hatta kayıtlı ekonomiyi olumlu etkileyen belki de en önemli unsur kredi kartları diyebiliriz.
    BİLİNÇ ÇOK GELİŞTİ
    Kredi kartlarıyla ilgili çok ciddi bir bilinç gelişti. Artık vatandaşlarımız ve işletmelerimiz kredi kartı kullanmanın kurallarını çok iyi biliyor. “Bu dönemde tüketiciler kredi kartı kullanmalı mı?” sorusuna benim yanıtım kesinlikle evet. Tüketicilerin kredi kartı kullanması için iyi bir dönem diyebiliriz. Ekonominin canlanması için bu gerekli. Bence, herkes aylık gelirini aşmamak ve ödemelerde zor duruma düşmemek kaydıyla kredi kartı kullanmalı.
    TÜKETİCİ İÇİN AVANTAJLI
    Ayrıca kredi kartlarının tüketiciler için başka avantajları da var. En önemli avantajını taksitlendirme oluşturuyor. Yaptıkları harcamaları aylara bölerek erteleyebiliyorlar. Bu taksit avantajıyla nakit akışı sağlayabiliyorlar. Taksitlendirme dışında puan kazanma ve çeşitli promosyonlardan yararlanma imkânları da oluyor. Sonuç olarak tüketici için kredi kartları büyük bir avantaj sağlıyor diyebiliriz.
    Hatta günlük ödemelerde, işlemlerin kayda geçmesi için, ekonominin kayıt altına alınabilmesi için de kredi kartı kullanılmalı.
    Kredi kartı ekonomiyi kayıt altına alarak hem devlete hem de sektörlerin büyümesine katkı sağlıyor. Bu olumlu etkiyi özellikle perakende sektöründe görmek mümkün.
  • Abdurrahman Yıldırım - Gazeteci ve Ekonomi Yazarı
    KART KULLANMAK VATANSEVERLİKTİR
    Gazeteci ve yazar Abdurrahman Yıldırım, bu dönemde kredi kartıyla alışveriş yapmanın vatanseverlik olduğu görüşünde. Ancak, bu süreçte bazı risklerin olduğuna da dikkat çekiyor. Yıldırım, “Tüketici bu süreçte krizden dolayı işini kaybedebilir. İşini kaybetmeyecekler için ya da geri ödemede sorun yaşamayacaklar için kredi kartıyla harcama yapmak vatanseverliktir, ekonomiye bir katkıdır” diyor.
    Küresel kriz Türk ekonomisini de etkiliyor ama kredi kartı harcamalarında dikkat çekici düşüşler yaşanmıyor. Gazeteci ve ekonomi yazarı Abdurrahman Yıldırım, Türkiye’de krizden önce kredi kartıyla yapılan harcamaların giderek yaygınlaştığını, şimdi ise yatay bir seyre dönüştüğünü söylüyor. Türk tüketicisinin ilk başlarda tüketmeye devam ettiğini çünkü krizi dünyanın krizi olarak algıladığını belirten Yıldırım, “Tüketim bir yere kadar kesilmeden devam edebilir. Çünkü Türkiye’de son 5-6 yılda yaşanan büyümeyle birlikte gelir artışı yaşanmış ve bazı kişilerin servetleri artmıştı. Bu nedenle tüketim canlı kalabilir. Ancak kriz uzun sürerse büyük düşüşler görülebilir” diyor.
    Abdurrahman Yıldırım, kartlı ödeme sistemlerinin ülke ekonomisine olan katkısı hakkındaki görüşlerini şöyle ifade ediyor:
    Makroekonomi açısından, bankalar ve hükümet açısından bu dönemde kredi kartıyla harcama yapmak dahi gerekli ve iyi bir seçenek. Neden derseniz, kredi kartı bir ödemeyi taksitlendiriyor, uzun vadeye yayıyor. Tüketiciler ellerinde nakit para azsa, şu anda harcamalarını kredi kartıyla yapıp taksitlendirebilir. Tüketiciye göre taksitlendirilen her şey ucuzdur. Ama bu bir yanılsayıcı etki de yaratabilir. Kredi kartıyla alışveriş normalde harcamaları şişirir. Ama bir yandan, bugün ekonominin durduğu noktada kredi kartıyla harcama yapmak ekonomiyi güçlendireceği için elzemdir.
    KARTLI ÖDEME RİSKLERİ AZALTIYOR
    Ancak bu süreçte bazı risklerin olduğu da unutulmamalı. Tüketici bu süreçte krizden dolayı işini kaybedebilir. İşini kaybetmeyecekler için bu dönemde kredi kartıyla harcama yapmak vatanseverliktir, ekonomiye bir katkıdır. Ama geri ödemede sorun yaşayacak kişiler için de ciddi bir ekonomik tehlikedir. Geri ödenmesini sağlamak koşuyla, şu anda kredi kartıyla yapılacak harcama ekonominin işini kolaylaştırır. Şirketlere hayat verir. Krizden önce nüfusla birlikte kredi kartı kullanımı da artıyordu. Şimdi yatay bir seyre dönüş var. Bir frene basış var ama gelecek aylarda bunu daha net olarak görebiliriz. İlk başta tüketici tüketmeye devam etti. Çünkü krizi kendisinin değil, dünyanın krizi olarak gördü. Tüketim büyük ölçüde kesilmeyebilir, kısmen canlı kalabilir, Çünkü son 5-6 yılda yaşanan büyüme ve gelir artışıyla birikmiş servetleri olabilir insanların. Ama kriz uzun sürerse ve işsizlik artarsa harcamalarda büyük düşüşler görülebilir.
    Kartlı ödeme sistemlerinde her şeyin kayıt altında olması ve nerede ne kadar harcandığının bilinmesi çok önemli. Bu harcamaları her türlü sınıflandırmaya tabi tutabiliyorsunuz. Bir harcamayı vadeye yayabiliyorsunuz. Tüketici aylık gelirinin tümünü tek bir mala ayırmak zorunda kalmıyor. Yaptığı alışverişi gelecek aydaki gelirleriyle ödemeye devam edebiliyor. Kredi kartı kişilerin harcama planlaması yapmasına olanak veriyor. Şirketlerin ve satıcıların da nakit akışını planlamasına imkan tanıyor. Şirketler de daha rahat davranabiliyor çünkü arada banka var. Tüketicinin borcunu banka kanalıyla ödeyeceğini biliyor.
    Kredi kartı bir malın satışını kolaylaştırdığı gibi çek – senet riskini de ortadan kaldırıyor. Dolayısıyla satıcıların da son derece yararına olan bir sistem. Geri ödeme yani tahsilat sorununu ortadan kaldırıyor.
    Ayrıca kredi kartı kullanımı tüketicilerin nakit taşıma alışkanlığını azaltıyor. Yani dolaşımdaki para miktarı azalıyor. Ceplerde nakit taşınmadığı için bazı risklerden de tüketiciler korunmuş oluyor. Hırsızlık, gasp gibi polisiye olaylarda da azalma oluyor.
  • Mustafa Boydak - Boydak Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili
    ANADOLU KAPLANLARINA ETKİSİ BÜYÜK
    “Anadolu’da kredi kartı kullanımı yüzde 10’lardan yüzde 50 seviyelerine geldi” diyen Kayseri Sanayi Odası Başkanı Mustafa Boydak, satışların yarısını kredi kartıyla gerçekleştirdiklerini söylüyor. Büyükşehirlerde ise kredi kartıyla satışların yüzde 100’e yaklaştığına dikkat çekiyor. Boydak’a göre kartsız dönemle karşılaştırıldığında kredi kartı kullanımının ciroya katkısı yüzde 25 seviyesinde. Ancak, hala Anadolu’da kredi kartı penetrasyonu tam sağlanmış değil.
    Mustafa Boydak, Boydak Holding Yönetim Kurulu Başkanvekili ve Kayseri Sanayi Odası Başkanı. Aralarında İstikbal, Bellona ve Regina’nın da bulunduğu 7 markanın patronu. Bu nedenle perakendedeki gelişmeleri, tüketici eğilimlerini çok yakından takip ediyor. Son 3 yıldır kredi kartıyla satışı yoğun olarak kullandıklarını söyleyen Boydak, bunun da karşılığını fazlasıyla aldıklarını belirtiyor. Boydak, kredi kartı kullanmadıkları dönemle bugün arasında ciro bazında en az yüzde 25 fark olduğuna dikkat çekiyor ve ekliyor: “Satışlarda en büyük avantajı taksit imkanı sağlayan kredi kartları sayesinde gerçekleştirdik.”
    “Satışlarımızın yarısını kredi kartı ile yapıyoruz” diyen Boydak, bankalarla düzenledikleri kampanyaların da artan satış grafiğinde önemli rolü olduğunu söylüyor. Boydak, “Tüm markalarımız için 2 ayda bir kredi kartlı kampanya düzenliyoruz. Yıl genelindeki kampanya sayımız ise 6’yı buluyor” diye konuşuyor. Mustafa Boydak ile kredi kartı kullanımının satışlara etkisini ve Anadolu’daki penetrasyonunu konuştuk.
    ANADOLU ŞİRKETLERİNE KATKISI
    Kredi kartı kullanımının Anadolu’daki şirketlerin iş hacmini artırmasına büyük katkısı oldu. Kredi kartı kullanımı Anadolu merkezli şirketlerin büyümelerine önemli katkı sağladı.
    Fiyatı bin lira olan bir ürünü nakit almakla, kredi kartıyla almak arasında ciddi fark var. Tüketici kredi kartları sayesinde ihtiyacı olan ürünleri kolayca alabiliyor. Eğer bir de kullandığı kredi kartının taksit avantajı varsa vade farkı ödemek zorunda kalmıyor.
    KAYIT DIŞINA BÜYÜK ÖNLEM
    Kredi kartı kullanımı kayıt dışılığın önlemesinde çok önemli bir unsur. Bizim de içinde olduğumuz mobilya sektörünün en büyük problemlerinden biri kurumsallaşamamak ve kayıt dışılık. Sektörde bizim gibi şirketler dışında marka olmuş üreticiler çok az. Kredi kartı kullanımının artmasıyla birlikte artık sektördeki diğer şirketler de kendilerine çeki düzen verme gayreti içine girdi. Sonuçta her şey kredi kartıyla birlikte kayıt altına alınmış oluyor. Dolayısıyla kayıt dışılığın engellenmesi anlamında kredi kartı kullanımının ciddi katkısı olduğunu düşünüyorum.
    GRUBUN BÜYÜMESİNE KATKI
    Kredi kartı büyük ölçüde son 4 yıldır hayatımıza girdi. Özellikle son 3 yıldır bayiler kanalıyla yaptığımız satışlarımızda büyük paya sahip. Toplam satışlarımız içinde daha önce kredi kartlı satışların payı yüzde 10 ila 15 düzeyindeyken, bugün yüzde 50 mertebesine geldi.
    Hemen belirtmekte yarar var; bu oran bölgeye göre değişebiliyor. Bazı mağazalarımızda yüzde 100’e yakın kredi kartıyla satışlar gerçekleştiriyoruz. Ancak, bu oran taşradaki mağazalarımızda biraz daha düşük. Metropollerde kredi kartıyla satışlar çok ciddi boyutlarda. Dolayısıyla kredi kartının satışlarımız üzerinde ciddi bir etkisi var. Kredi kartı kullanımının bizim için kısmi maliyeti de olsa bayi için daha rahat ve kolay bir satış oluyor. Böylece, bayiler geri ödeme derdinden de kurtuluyor. Bu yüzden bayiler de kredi kartıyla satışı daha çok tercih eder hale geldi.
    KAMPANYALAR ÇOK ÖNEMLİ
    Satışlarımızda kredi kartı kullanımını artırmak ve tüketicilerimize avantaj sağlamak için bankalarla son 2 ila 3 yıldır ciddi kampanyalar düzenliyoruz. Bunun satışlarımıza ciddi anlamda katkısı olduğunu düşünüyoruz. Toplam 8 bankayla anlaşmamız var. Ancak her kampanya döneminde farklı bankalarla çalışabiliyoruz.
    “ANADOLU’DA HIZLI YAYGINLAŞACAK”
    Son yıllarda gelir düzeyinin ve kredi kartı penetrasyonunun artması Anadolu’da alışveriş ortamına nasıl yansıdı?
    Anadolu’da kredi kartı kullanımı hala yeterli penetrasyona ulaşmadı. Önümüzdeki günlerde Anadolu’da kredi kartı kullanımının daha da yaygınlaşmasını bekliyoruz. Ancak eskiye göre Anadolu’da kredi kartı kullanımında ciddi artışlar oldu. Bu sadece bizim sektörde değil. Dayanıklı tüketimden hazır giyime kadar kredi kartı kullanımı artıyor. Artık mahalle marketlerinde bile kredi kartı kullanılıyor.
    Sizce kredi kartı kullanımı Anadolu’da neden metropollerin gerisinde kalıyor?
    Kredi kartı kullanımı büyük şehirlerde çok yüksek. Anadolu’daki ilçelerde ise bayilerin kimliği daha çok ön plana çıkıyor. Alışverişler daha çok klasik anlayışta. Kredi kartının sunduğu avantajları bayi kendisi de sunabiliyor. Bu yüzden taşrada kredi kartı kullanımı daha düşük.
    Anadolu’da da sizin dışınızdaki şirketlerde kredi kartı kullanımı artıyor mu?
    Anadolu’da mobilya dışında dayanıklı tüketim ürünleri satan şirketlerde kredi kartıyla satış artıyor. Bunun hem kayıt altına girme hem tüketiciye cazip avantajlar sunma anlamında ciddi katkıları oluyor. Örneğin artık Anadolu’da POS cihazı olan mağazaların sayısında önemli artış var. Örneğin bizim taşradaki bir bayimizi dikkate aldığınızda eskiden yüzde 10 civarındaki kart kullanım oranı bugün yüzde 50’ye çıkmış durumda.
  • Mustafa Uysal - Türkiye Vergi Konseyi Başkanı
    “KREDİ KARTLARI ŞEFFAFLIK GETİRİYOR”
    Vergi Konseyi Başkanı Mustafa Uysal, bu çalışmaları şeffaflaşma yolunda önemli adımlar olarak değerlendiriyor. Konseyin son olarak doktor ve dişçi ücretlerinin kartla ödenebilmesine yönelik bir uygulamayı hayata geçirdiğini söylüyor. Ona göre önümüzdeki dönemde gayrimenkul alımında da kredi kartı kullanımını destekleyici birtakım çalışmalar yapmak mümkün. Vergi borçlarının kartla ödenmesinin de mecbur tutulacağını söyleyen Uysal, “Kart kullanımı, kayıtlı ekonominin gelişimine ciddi fayda sağlıyor, şeffaflık getiriyor” diyor.
    Kredi kartları artık sadece alışverişte kolaylık sağlamıyor. Son dönemde şeffaflığı sağlamak adına da kredi kartı kullanımı teşvik ediliyor. Hatta kart kullanımı sayesinde pek çok işlemin kayıt altına alınması mümkün. Bu durum, kredi kartlarının tüketimin ve alışverişin her noktasında yaygınlaştırılması için birçok çalışma yapılmasına da neden oluyor. Türkiye Vergi Konseyi Başkanı Mustafa Uysal, bu çalışmaları yürüten kurumların başında Vergi Konseyi’nin geldiğini söylüyor. Konseyin son uygulamasının serbest meslek faaliyetinde bulunan doktorlara kredi kartı okuyucusu bulundurma zorunluluğu getirmek olduğuna dikkat çekiyor. Bu uygulamayı diğer meslek kuruluşları için de gerçekleştirmenin mümkün olduğuna inanan Uysal, önümüzdeki günlerde kartların hayatın hangi noktasında nasıl yer alacağına ilişkin ise şu bilgileri veriyor:
    “Önümüzdeki dönemde vergi borçlarının kredi kartı veya kartla ödenmesi mecbur tutulacak. Gayrimenkul alımında da kredi kartı kullanılması konusunda birtakım çalışmalar yapılabilir. Kamu personeli, emeklilerin maaşları da kartlarla ödenebilir.”
    Türkiye Vergi Konseyi Başkanı Mustafa Uysal’la, kredi kartlarında yapılacak son uygulamaları ve bu uygulamaların faydalarını konuştuk:
    Kart kullanımının ülke ekonomisine olumlu katkısı olduğu doğru mu?
    Global Insight’ın 2003 yılında yapmış olduğu araştırma, kart kullanımının ülke ekonomisinin gelişmesine ve büyümesine olumlu katkıları olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Kredi kartlarının en başta kayıtlı ekonominin gelişmesine ciddi faydası var. Finansal altyapının gelişmesini de sağlıyor. Ülkedeki mevduat miktarının artmasında önemli rol oynuyor. Şeffaflığın oluşmasına yardımcı oluyor. Ayrıca kurumlar için iç kontrol mekanizmasının gelişmesini sağlıyor. Turistlerin her türlü kartı ülkemizde kullanılabilmesi de ülke turizminin gelişmesine yarıyor. Küresel ekonomiye olan entegrasyon sağlanarak ekonomide büyüme meydana geliyor.
    Türkiye’deki kart kullanımı hakkında ne düşünüyorsunuz? Birçok ülkede farklı kartların kullanıldığı gözleniyor. Oysa Türkiye’de sadece kredi kartı ve ATM kartları var. Çeşitlenmesini sağlamak için çalışmalar gerçekleştiriyor musunuz?
    Evet, Türkiye’de ağırlıklı olarak kredi kartı ve ATM kartları mevcut. Fakat dünyada kartlar, bu iki çeşitten ibaret değil. Mesela ön ödemeli (pre-paid) kart var. Bu karta önceden para yüklüyorsunuz ve sadece kartınızdaki para kadar harcama yapma imkânınız oluyor. Bunun dışında, harcama kartları ve temassız kartlar var. Temassız kart, kullanıcının temas etmesine gerek bırakmadan, uzaktan işlem gören bir kart çeşidi. Mesela, taksiye biniyorsunuz, ödeme yapacaksınız. Temassız kartınız sayesinde sizin hesabınızdaki para otomatik olarak taksicinin hesabına geçiyor. Bu kart, diğer toplu taşıma araçlarında da kullanılabilir. Nakit kart çeşidinde de sizin hesabınızdaki para otomatik olarak alıcının hesabına geçebiliyor.
    Kurumsal kredi kartları ise kurumların personellerine verdiği kartlardır. Aslında şeffaflığı sağlayan en önemli kart çeşidi bu karttır diyebiliriz. İş seyahatine çıktığınız zaman belli harcamalar gerçekleştiriyorsunuz. Bu harcamaları nakit olarak gerçekleştirdiğiniz zaman “neyi, hangi amaçla” harcadığınız konusunda bazı karmaşık durumlar yaşanabiliyor. Kurumsal kartla harcama yapınca, her işlem banka sistemi üzerinden olduğu için yaşanabilecek herhangi bir suistimal de önlenmiş oluyor. Aynı zamanda kurumsal kredi kartları çek ve senet yerine de kullanılabiliyor. Bayi ve bakkallara bu kartları veriyorsunuz, ödemelerini kart üzerinden yapabiliyorlar. Bu kartların çoğu Türkiye’de yok. Yani çeşit olarak da kart sistemlerinin gelişmesi gerekiyor.
    Türkiye pazar yapısı ve tüketici profili ile bu kart çeşitliliğine hazır mı?
    Türkiye’nin altyapısı bu kartları çıkarmaya müsait. Bunlar için ortamın zamanla daha iyi oluştuğunu göreceğiz. Uygulama alanlarının genişletilmesi anlamında çalışmalar yapılıyor zaten. Vergi Konseyi olarak biz bu çalışmaları gerçekleştirirken, Maliye İdaresi ve Gelir İdaresi bunların bazılarını hayata geçiriyor. Mesela serbest meslek faaliyetinde bulunan doktorlara POS cihazı bulundurma zorunluluğu getiriliyor. Bunu sadece doktorlar için değil diğer meslek kuruluşları için de gerçekleştirebiliriz. Nakit kartlar aynı zamanda bozuk para yerine de geçebiliyor. Her zaman yanınızda bozuk para olmayabilir, ücreti düşük bir şey alırken problem yaşayabilirsiniz. Nakit kart, artık cebimizde bozuk para taşımamamızı sağlıyor. Taşımadığımız zaman da o paralar bankalarda mevduat olarak kalacak.
    Diğer kart çeşitleri, kişinin kendi cebindeki varlığı kadar harcamasına imkân sağlıyor. Bunun bir de hijyen tarafı var. Cebinizde para taşıdığınız zaman sizdeki para bana geçiyor, bendeki para başkasına geçiyor. Para elden ele taşınıyor. Tabii ki enfeksiyon da dolaşıyor.
    Peki Vergi Konseyi olarak kart kullanımını artırmak için ne gibi çalışmalar gerçekleştiriyorsunuz? Örnek aldığınız bir model var mı?
    Bize göre Kore, kart kullanımında örnek teşkil edecek bir ülke. 2006’da gerçekleştirilen bir araştırmaya göre kart kullanımı, Kore ekonomisine ciddi katkı sağlamış. Vergi gelirleri ve mevduat artışlarına neden oluyor, ayrıca kayıt dışı ekonominin azalmasına, şeffaflığın artmasına yol açıyor. Kore, 2004 yılı verilerine göre 201 milyar dolarlık bir kredi harcamasına sahip. Kore modelinde bir taraftan kredi kartı, ATM ya da nakit kart sistemleri geliştirilirken bir taraftan nakit hareketlerini azaltmaya yönelik tedbirler alındı. Bireyler için nakit ödemelere sınırlamalar getirildi. Ağırlama ve temsil ağırlama gibi kurumsal konularda kredi kartı kullanımı zorunlu tutuldu. Kredi kartı harcamaları için ödenen KDV’lerde indirimler yapıldı.
    Türkiye’de de benzer bir sistem mi yaratılmalı?
    Bizim de buna benzer politikaları izlememiz gerekiyor. Hatta özendirmek adına kredi kartı harcamalarıyla ilgili olarak mali piyango türünde uygulamalar oluşturabiliriz. Kredi kartı, piyango bileti olarak kullanılabilir. Kredi kartlarıyla ilgili bonuslar oluşturulabilir. Kore’de kredi kartı harcamalarındaki yüzde 1’lik artış, KDV ödemelerinde yüzde 1,56’lık artışa neden olmuş durumda. Yani KDV ile kredi kartı kullanımında bire bir bağlantı var.
    Şu ana kadar Türkiye’de ne gibi uygulamalar gerçekleştirildi?
    Türkiye’de nakit ödemelerine belirli sınırlamalar getirildi. Belli miktarın üzerindeki nakit ödemelerin artık bankadan yapılması gerekiyor. Belli bir miktarın üzerindeki kira ödemelerinin bankaya yatırılması zorunluluğu getirildi. Doktor ve dişçilere POS makinesi bulundurma zorunluluğu gündemde. Önümüzdeki dönemde vergi borçlarının kredi kartıyla veya kartla ödenmesi mecbur tutulacak.
    Vergi iadesi uygulamasındaki fiş toplamanın sona ermesiyle birlikte kayıt dışılık arttı mı?
    Artmadı. Vergi iadesi yerine asgari geçim indirimi geldi. Asgari geçim indirimi vergi iadesinden daha büyük avantaj sağlıyor. 4 çocuk sahibi bir asgari ücretli sıfır vergiye geldi. Ücretlilere ödenen vergi iadesinde OECD standartlarındaki vergi yükü hesaplamaları dikkate alınmıyordu. Ama asgari geçim indirimleri OECD standartlarındaki tüm ülkelerde uygulandığı için dikkate alınıyor. Biz vergi iadesi uygulaması yaptığımız dönemde OECD ülkeleri arasında en yüksek ücret vergisine sahip konumdaydık. Bu durum, görüntü olarak da çok kötü. Yabancı yatırımcı ücret vergilerinin çok yüksek olduğunu görüp ülkeye girmekten vazgeçiyor. Ama asgari geçim indirimi vergiden düşürülüyor. Düşürüldüğü zaman biz aşağı yukarı OECD ülkeleri içinde orta sıralarda, iyi bir konuma geldik. Bu yeterli değil. Bazı ülkelerde vergi sistemlerinde düz oranlı vergi uygulamaları var. Tüm ücretlerden tek bir oran alınıyor. Kişilerin sosyal durumu dikkate alınarak, düşük gelirlileri korumak için indirim oranları uygulanarak farklılaştırma yaratılabilir.
    “Türkiye kart borcuna en sadık ülkelerden biri”
    KART SAYISI HIZLA ARTIYOR
    Türkiye’de kart çeşidinin artmaması için sebep yok. Şu anda kredi kartı sayısında diğer ülkelere göre Türkiye’de çok ciddi bir artış da var. Türkiye’deki kredi kartı sayısı 1997 yılında 4,8 milyon adetken bu sayı 2007 yılında 37,3 milyon kredi kartına çıkmış.
    POS’A REKOR İLGİ
    POS sayıları 58 binden 1,4 milyona çıkmış. Kredi kartlarında geri ödeme oranları konusunda da Türkiye, borcuna en sadık kullanıcıya sahip ülkeler arasında yer alıyor. Vatandaş, kredi kartı borcunu sağdan soldan borç alarak ödüyor.
    ÖDEME ORANLARI YÜKSEK
    Ödeme oranları da genelde yüksek. Bu, aynı zamanda bankalar için de önemli bir gelir kaynağı. Bu nedenle kartları yaygınlaştırmaya çalışıyorlar. 1997 yılında 6 bin 700 olan ATM sayısı, 18 bine yükselmiş durumda.
    BANKALAR NASIL TASARRUF YAPAR?
    ATM ve POS makine sayılarındaki artışı çok olumlu bir gelişme olarak düşünmemek gerektiğine inanıyorum. Tek bir ATM ve POS makinesinden işlem yapılması işleri daha kolaylaştırır. Bankalar da böylece tasarruf yapmayı başarır. ATM kart sayıları 1997 yılında 18 milyondan 2007’de 55 milyon adede yükselmiş durumda.
    Kartlı sistem hangi sektörlerde yaygınlaşmalı?
    Kartı sistemlerin yaygınlaşması gereken başka hangi sektörler var?
    Henüz uygulamaya geçilmedi ama kayıt dışının yaygın olduğu alanlardan biri de gayrimenkul sektörü. Siz tapuya gidiyorsunuz. Bir alıcı bir de satıcı var. Diyelim ki siz 200 bin liraya bir daire alacaksınız. Almak için, 200 bin liranızı bankadan nakit olarak çekip çantanıza koyuyorsunuz. Bunu taşırken birkaç kişi de yanınızda geliyor. Çok yaygın olarak görülen birinci tehlike, bankalarda bu şekilde nakit çekenleri izleyen yan kesiciler var. Paranız çalınabilir. Ödeme anında da sorunlar yaşanabilir. Bunların çözümü var. Bankalarda gayrimenkul alım satımları için özel hesap açılabilir. Banka burada garantör rolü oynar. O hesaba alıcı parasını yatırır. Satıcı ile aralarındaki şarta bağlı olarak o hesap ödenir ya da ödenmez. Dekont, tapu sicil müdürüne gösterilir. Tapu sicilinden işlem yapılıp alıcının adına geçilir. Alıcı “aldım” dediği zaman da satıcının hesabına geçilir. O paranın emniyeti açısından bir darp söz konusu olmaz. Böylece malın gerçek bedeli üzerinden satışı gerçekleşir. Kamu personeli, emeklilerin maaşları da kartla ödenebilir. Emekliler kuyruğa giriyor. Kuyrukta sıcakta soğukta bekliyor. Bu durum, bazen trajik olaylara da sebebiyet veriyor. Bunun olmaması için emeklilerin ödemesini otomatik kartına yüklersiniz, şifresi de var. En yakın ATM’den çeker ya da o kartla bakkala gidip alışveriş yapar. Bu konu gündeme geldiğinde, o kuyruklar insanlar için sosyal bir mekân oluyor dediler. Bu da işin sosyo psikolojik yönü.
  • Özcan Pektaş - Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Müdürü
    “Tüketicinin 3’te ikisi kartını doğru kullanıyor”
    Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürü Özcan Pektaş kredi kartlarının kayıt dışılığının ortadan kaldırılmasında çok önemli katkılar sağladığını belirtiyor. Bu alanda önemli gelişmelerin kaydedildiğini ifade eden Pektaş, “Ayrıca kartlı ödeme sistemleri sayesinde genel tüketici harcamalarının hangi alanlarda yapıldığını net olarak tespit edebiliyoruz” diye konuşuyor. Bilinçli kullanılırsa kredi kartlarının hayatı kolaylaştırdığına dikkat çeken Pektaş, “Zaten 3 tüketiciden 2’si kredi kartını doğru kullanıyor. Bu kolaylıkları yaşıyor. Para taşımak zorunda kalmıyor. Düzenli ödeme yaptığında 30 günlük harcamasını faizsiz finanse ediyor” diyor.
    Banka kartları ve kredi kartlarını içeren kartlı ödeme sistemleri tüketicilerin hayatını pek çok açıdan kolaylaştırıyor. Özellikle Türkiye’de hala çok yüksek boyutlarda yaşanan kayıt dışılık sorununun çözülmesi konusunda önemli katkılar sağlıyor. Bilinçli kullanıldığında da farklı sektörlerde büyüme ve istihdam yaratıyor.
    Kartlar konusundaki sorunların en önemli takipçilerinden biri olan Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Müdürlüğü de duruma el koydu. Şu anda tüketicinin korunması hakkında bir kanun tasarısı hazırlığı yapan kurum her zamankinden daha hareketli günler yaşıyor.
    Capital, Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Müdürü Özcan Pektaş’la kredi kartları konusunda yaşanan sorunları ve bu sorunların çözümü için yapılan çalışmaları konuştu.
    Kredi kartları konusunda gündeminizde neler var?
    Geçen yıl itibariyle temel sıkıntı yıllık ücretler konusundaydı. Bu noktada bizim bakanlık olarak yayınladığımız genelgeler var. Kanunun getirdiği çözüm organları olarak da Tüketici Sorunları Hakim Heyeti ve tüketici mahkemeleri görev yapıyor. Kredi kartlarının yıllık ücretleri 827 TL’yi geçmiyorsa çözüm mercii Tüketici Sorunları Hakim Heyeti’ydi. Kredi kartları yıllık ücretleri bu rakamı geçmediğinden çözüm için bu heyet çalıştı. Heyetin zaman zaman tüketici lehine ve aleyhine vermiş olduğu kararlar var. Ancak bugün itibariyle nihai olarak yargı yolu tüketilmiş, kesinleşmiş bir karar yok. Yayınladığımız genelgelerde özellikle hakim heyetinin başvuru konusunda karar vermesi üzerinde durduk. Kredi Kartı Yasası’nın yıllık ücretlerle ilgili bir hükmü var. Ancak yine de yasanın 24’üncü maddesinde belli unsurlar oluşmuyorsa, hiçbir şekilde tüketiciden para alınamayacağına dair getirilen düzenlemeler de var. Bakanlık olarak yayınladığımız genelgelerde bunlara dikkat ettik.
    Şu an kredi kartları konusunda çalışmalarını yürüttüğünüz birtakım uygulamalar, projeler var mı?
    Kredi kartları ilk defa 2003 yılında 4822 sayılı yasa ile 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’la düzenlendi. Daha sonra 1 Mart 2006 tarihinde konunun taraflarının hakları ve yükümlülüklerini düzenleyen 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Yasası yürürlüğe girdi. Şu anda da tüketicinin korunması hakkında bir kanun tasarısı hazırlığımız var. Çalışmalar sürüyor. Bu yılın ilk yarısına kadar mecliste yasalaşıp, çıkmasını amaçlıyoruz. Hazırlıkları yürütülen kanun tasarı taslağı çalışmalarında AB mevzuat uyum çalışmaları çerçevesinde, tüketici kredileriyle ilgili hüküm ve kredi kartlarıyla ilgili 10/A maddesi yeniden ele alınıyor ve düzenleniyor.
    Bankalar bu yeni uygulamaya nasıl yaklaşıyor?
    Bankaların bu konudaki fikrini bilmiyorum. Bakanlığımızın görevi tüketicinin korunmasını sağlamak. Tabii burada tüketiciyi koruyalım derken finans sektörünü darboğaza sürüklemek gibi bir amacımız yok. Hedefimiz ilişkilerin en sağlıklı şekilde yürümesini sağlamak.
    Kredi kartlarında ödenmeyen borçlar sorununun sizce asıl kaynağı ne? Burada çözüm ne olmalı?
    Sorun yasanın tam olarak hayata geçirilememesinden kaynaklanıyor. 2006 yılında çıkan 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Yasası’nda limit olarak ilk yıl için gelirin en fazla 2 katı belirlenmişti. 2007 yılında buna gelirin 4 katıyla sınırlama getirilmişti. 2008 yılından itibaren ise herhangi bir sınırlayıcı düzenleme bulunmuyor.
    2001 krizinde bu konuda yaşanan sorun nasıl aşılmıştı? O krizde yaşanan deneyimler bu krizde işe yarıyor mu?
    2003 yılında Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da 4822 sayılı yasada bir değişiklik yapılmıştı. Bu değişiklik sırasında geçici 1’inci maddeyle kredi kartı borcunu ödeyemez hale gelenlerin borçlarının yeniden yapılandırılmasına olanak tanındı. Daha sonra 2006’da yürürlüğe giren 5464 sayılı yasayla da borçların yeniden yapılandırılması ile ilgili ikinci bir düzenleme yapıldı.
    En büyük sorunlardan biri de asgari ödeme tutarı… Bu düzenlemenin kaldırılması söz konusu mu?
    Asgari tutarın kaldırılması doğru bir uygulama olmaz. Batı uygulamaları da bu doğrultuda. Yüksek tutarlı faizden kaçınma imkanı sağlıyor.
    “DOĞRU KULLANIMIN AVANTAJLARI FAZLA”
  • Doç. Dr. Mikail Alatan - Selçuk Üniversitesi Öğretim Üyesi
    Memurlarda kart kullanımı artıyor
    Türkiye’de memurların yüzde 90,2’sinin kredi kartı var. Yüzde 61,4’ü ise en az iki kredi kartına sahip. Toplam 172,9 milyar TL’lik kredi kartı işlem hacminin yüzde 18’ini ise memurlar karşılıyor. Bu veriler, Selçuk Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mikail Alatan’ın “Memurların Kredi Kartı Kullanım Alışkanlıkları” araştırmasına ait. Alatan, son dönemde memurların kredi kartı kullanımında da bir artış olduğunu düşünüyor. Bunu nakit sıkışıklığına, yapılan taksit sayısına ve ödeme kolaylığına bağlıyor.
    Türkiye’de son 7 yılda kredi kartıyla yapılan alışveriş miktarı 16,9 kat arttı. Toplam işlem hacmi ise Kasım 2008 itibarıyla 172,9 milyar TL’ye ulaştı. Bu işlem hacmi içinde memurların yaptığı harcama ise sanılanın aksine oldukça yüksek. Selçuk Üniversitesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Mikail Alatan’ın, memurların kredi kartı kullanım alışkanlıkları üzerine yaptığı araştırma da bu gerçeğe ışık tutuyor. Alatan, bir memurun aylık kredi kartıyla yaptığı harcamanın ortalama 1.000 TL olduğunu söylüyor. Ona göre bu nedenle, 173 milyar TL’ye yaklaşan kredi kartı işlem hacminin yaklaşık yüzde 18’i memurlar tarafından gerçekleştiriliyor.
    Alatan, Türkiye’de 950 denek memur üzerinde yaptığı araştırmaya göre, memurların yüzde 90,2’sinin en az bir, yüzde 61,4’ünün en az iki, yüzde 28,7’sinin ise en az üç kredi kartı olduğunu belirtiyor. Memurların yüzde 65,6’sının kredi kartı kullanımının gerekli olduğunu düşündüğüne de dikkat çeken Alatan, sözlerini şöyle sürdürüyor:
    “Memurlar, kredi kartını en fazla giyim harcamaları için kullanıyor. Harcama yaptıkları diğer alanlar ise sırasıyla gıda, lokanta, haberleşme, mobilya-dekorasyon, ulaşım, eğitim, eğlence, sağlık kuruluşları, konut-elektrik ve su faturası olarak sıralanıyor.” Doç, Dr. Mikail Alatan’la Türkiye’de memurların kredi kartı kullanım alışkanlıklarını ve yaptığı araştırmanın sonuçlarını konuştuk:
    Neden böyle bir araştırma yapmaya gerek duydunuz?
    Kredi kartları günümüzde vazgeçemediğimiz bir araç olarak cüzdanlarımızda yerini almış durumda. Kredi kartlarının, teknolojik gelişmelerle birlikte piyasadaki kullanımı da gün geçtikçe artıyor. Artık onlar sayesinde dünyanın her yerindeki milyonlarca marketten ve mağazadan nakit kullanmadan alışveriş yapabiliyoruz. Eğlence yerlerinden, seyahat acenteleri hizmetlerinden yararlanabiliyoruz. Hatta internetten sipariş verebiliyoruz. Kredi kartları, ihtiyaç halinde dünyanın her yerinden nakit para çekme imkânı da sağlıyor.
    Türkiye’de son 7 yılda kredi kartıyla yapılan alışveriş tutarı, bu nedenlerle yaklaşık 16,9 kat arttı. Toplam işlem hacmi, Kasım 2008 dönemi itibarıyla 172,9 milyar TL’ye ulaştı. Kredi kartı kullanımının bu kadar artmasının nedenini, nakit ihtiyacını karşılama olanağı sağlamasının yanı sıra insanların sınırsız tüketim ihtiyaçlarını sınırlı kaynaklarıyla karşılamaya çalışması olarak özetlemek de mümkün. Bunun dışında kredi kartı, kişilerin ödemelerini zamana yaymaları için de en iyi araçlardan biri. Türkiye’de yaklaşık 2 milyon 500 bin civarında memur var. Sabit gelirli memur maaşları, peşin alışlarda ihtiyaçları karşılamada yetersiz kalıyor. Kredi kartları, memurların harcamaları için yapacağı ödemeleri ortalama 40 gün geciktiriyor. Asgari ödemelerini yaparak ödemelerini sonraki aylara yaymalarını sağlıyor veya taksit imkânlarından faydalanarak ödemelerin zamana yayılmasına yarıyor. Diğer bir deyişle kredi kartları, sabit ve düşük gelirlilere kısa vadeli fon bulma olanağı sağlıyor. Ayrıca zorunlu ihtiyaçlarının yanı sıra lüks ihtiyaçları için de harcama yapmalarına olanak tanıyor. Bu çalışmayla, memurların kredi kartı kullanım alışkanlıklarının belirlenmesi ve kredi kartlarının harcamalarına etkisi konusundaki düşüncelerinin ortaya çıkarılması amaçlanmış.
    Siz bu araştırmayı ne zaman ve hangi metodolojiyle yaptınız? Hedef kitlenizle ilgili bilgi verir misiniz?
    Araştırmada anket yöntemi kullanıldı. Anket, 30 Haziran 2007 tarihi itibarıyla Türkiye’de bulunan 2 milyon 248 bin 484 memurdan, yüzde 95 güven aralığı ve yüzde 5 örneklem hatası esasına göre tesadüfî örnekleme metoduyla 950 denek ile yapıldı. Anket çalışması, Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden memur sayısı 10.000’in üzerinde olan rastgele seçilmiş 18 ilde gerçekleştirildi. Bu iller ve yapılan anket sayıları şöyle: Adana 77, Ankara 100, Erzurum 65, Samsun 40, Bursa 80, Bolu 25, Sakarya 32, Denizli 54, Konya 90, Malatya 48, Trabzon 65, Rize 29, Antalya 43, Manisa 39, Eskişehir 47, Muğla 33, Sivas 45 ve Elazığ 38. Veriler SPSS 10,01 istatistik paket programında değerlendirildi. Araştırmada, kredi kartı kullanım alışkanlıkları; kredi kartıyla yapılan harcama miktarı, kredi kartı borcunun ödenmesi, kredi kartı hesap özeti takibi ve kredi kartlarının harcama gruplarına göre kullanımı olmak üzere dört başlık altında ele alındı. Ayrıca deneklere kredi kartlarının harcamalara etkisi konusundaki düşüncelerini belirlemek için 6 adet önerme yöneltilerek bu önermelere ne ölçüde katılıp katılmadıkları Likert ölçeğine göre soruldu. Deneklerin cinsiyet, medeni durum, çocuk sahipliği, ailedeki birey sayısı, yaş, eğitim düzeyi, aylık gelir durumu ve sahip olduğu kredi kartı sayısıyla, kredi kartı kullanma alışkanlıkları ve kredi kartlarının harcamalara etkisi konusundaki düşünceleri arasındaki ilişki Ki Kare ve ANOVA testi yapılarak test edildi.
    Araştırmadan öne çıkan temel mesajları paylaşır mısınız?
    Cinsiyet, medeni durum ve yaşla kredi kartı sahipliği arasında anlamlı bir ilişki olmadığı ortaya çıktı. Buna kartın ailedeki birey sayısı, eğitim düzeyi ve aylık gelir miktarıyla kredi kartı sahipliği arasında anlamlı bir ilişki var. Ailede bakmakla yükümlü olunan birey sayısı arttıkça sahip olunan kredi kartı sayısı azalırken, eğitim düzeyi ve aylık gelir arttıkça sahip olunan kredi kartı sayısı artıyor. Memurların kredi kartıyla yaptığı aylık harcama 500 TL ile 1.000 TL arasında değişiyor.
    Sahip olunan kredi kartı sayısı, aylık gelir miktarı, eğitim düzeyi ve yaş arttıkça kredi kartıyla yapılan harcama miktarı da artıyor. Hesap özeti takip sıklığı, aylık gelir ve eğitim düzeyi arttıkça kredi kartı borcunun tamamını ödeme artarken, yaş, ailedeki birey sayısı ve sahip olunan kredi kartı sayısı arttıkça borcun tamamını ödeme davranışı azalış gösteriyor.
    Aylık gelir, eğitim düzeyi ve sahip olunan kredi kartı sayısı arttıkça hesap özeti takip sıklığı azalırken, yaş arttıkça hesap özeti takip sıklığı artmakta. Ayrıca çocuğu olan memurların hesap özeti takip alışkanlığı daha fazla.
    Türkiye’de memurlar, giderek daha fazla mı kredi kartı kullanıyor? Genelde kredi kartına bakışları nasıl?
    Evet. Örneğin 2007 yıl sonu itibarıyla yaklaşık 143 milyar TL’lik kredi kartı işlem hacmi varken bu rakam Kasım 2008 itibarıyla yaklaşık yüzde 21 artarak 173 milyar TL ‘ye çıkmıştır. Bir memurun aylık kredi kartı ile yaptığı harcama ortalama bin TL civarında yoğunlaştığı dikkate alındığında; bu rakamın yaklaşık yüzde18’inin memurlar tarafından gerçekleştirildiği düşünülebilir.
    Memurların yüzde 65,6’sı kredi kartı kullanımının gerekli olduğunu düşünürken, yüzde 30,2’si gereksiz olduğunu düşünmekte, yüzde 4,2’sinin ise bu konuda bir fikri bulunmuyor. Memurların yüzde 57,2’si kredi kartlarının bir sosyal statü göstergesi olduğunu düşünmezken, yüzde 28,9’u sosyal statü göstergesi olduğunu düşünüyor, yüzde 13,9’unun ise bu konuda herhangi bir fikri bulunmuyor.
    Memurların harcamalarına kredi kartının etkisinin büyük olduğunu düşünüyor musunuz?
    Bu sorunun cevabını memurların kredi kartı hakkındaki düşünceleri veriyor. Ritzer ve Feinberg tarafından yapılan çalışmalarda ulaşılan sonuçlar, Türkiye’de memurlar tarafından da teyit edilmekte. Örneğin memurların yüzde 73,2’si kredi kartlarının harcamaları artırdığını, yüzde 63,5’i kredi kartlarının lüks tüketim harcamalarını artırdığını, yüzde 74,5’i kredi kartlarının düzensiz harcamaya neden olduğunu, yüzde 77,9’u ise kredi kartlarına uygulanan taksitin harcamaları artırdığını düşünüyor.
    Memurların kredi kartı yoluyla yaptığı harcamaların, ekonomiye büyük bir katkıda bulunduğu söylenebilir mi?
    Milli gelir hesaplarında tüketim harcamaları önemli bir yer tutar. Literatürde tüketim harcamalarını etkileyen faktörler ise harcanabilir gelir, servet, piyasa faiz oranları, enflasyon oranları, psikolojik ve sosyokültürel faktörler olarak sayılmış, kredi kartlarıyla yapılan harcamalar sayılmamıştır. Ancak kredi kartıyla yapılan harcamaların toplam nihai tüketim harcamalarına etkisi konusunda yaptığımız bir başka araştırmaya göre, toplam nihai tüketim harcamalarını etkileyen faktörler sıralamasında kredi kartı harcamaları ilk sırada yer alıyor.
    Memurların ne kadarının kredi kartı sahibi olduğunu düşünüyorsunuz?
    Memurların yüzde 9,8’inin kredi kartı yokken, yüzde 90,2’sinin en az bir kredi kartı, yüzde 61,4’ünün en az iki kredi kartı, yüzde 28,7’sinin ise en az üç kredi kartı var.
    Genelde memurlar kredi kartı kullanmaktan memnunlar mı?
    Evet. Çünkü memurların yüzde 65’i kredi kartının gerekli olduğuna inanıyor. Bu, oldukça yüksek bir orandır. Eğer memnuniyetsizlik olsaydı, bu oranın çok düşük seviyede kalması beklenebilirdi.
    MEMURLAR EN FAZLA NEREYE HARCIYOR?
    Memurlar en fazla nelere kredi kartıyla harcama yapıyor?
    Memurlar kredi kartını en fazla giyim harcamaları için kullanıyor. Harcama yaptıkları diğer alanlar ise sırasıyla gıda, lokanta – otel, haberleşme, mobilya-dekorasyon, ulaşım, eğitim, eğlence, sağlık kuruluşları, konut-elektrik ve su faturası olarak sıralanıyor. Bekârlar kredi kartlarını giyim, otel-lokanta ve eğlence harcamalarında daha fazla kullanıyor. Diğer harcama grupları ile medeni durum arasında ise anlamlı bir ilişki olmadığı görülüyor. Gençler giyim, lokanta-otel, mobilya-ev dekorasyonu, eğlence ve eğitim harcamalarında kredi kartını yaşlılardan daha fazla kullanırken yaşlılar, ulaşım harcamalarında kredi kartını daha fazla kullanıyor. Diğer harcama grupları olan gıda, haberleşme, sağlık ve konut elektrik-su fatura ödemeleriyle de yaş arasında anlamı bir ilişki yok. Çocuğu olmayanlar, giyim, lokanta-otel, mobilya-ev dekorasyonu, eğlence ve eğitim harcamalarında kredi kartını çocuğu olanlardan daha fazla kullanıyor. Ailedeki birey sayısı fazla olanlar; giyim, gıda, lokanta-otel, eğlence ve sağlık harcamalarında kredi kartını daha az kullanırken, birey sayısı çok olanlar ulaşım ve eğitim harcamalarında kredi kartlarını daha fazla kullanabiliyor. Eğitim düzeyi yükseldikçe bütün harcama gruplarında kredi kartı kullanımı artıyor. Aylık gelir arttıkça haberleşme, eğitim ve sağlık harcamaları hariç diğer bütün harcama gruplarında kredi kartı kullanımı artıyor. Yine de bu üç harcama grubuyla gelir arasında anlamlı bir ilişki yok. Kredi kartı sayısı arttıkça giyim, haberleşme ve mobilya-ev dekorasyonu harcamalarında kredi kartı kullanımı artarken diğer harcama gruplarıyla kredi kartı sayısı arasında anlamlı bir ilişki olmadığı görülüyor.
  • Prof. Dr. Cem Kılıç - Gazi Üniv. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi
    KREDİ KARTI ENFLASYONU DÜŞÜRÜR MÜ?
    Kredi kartı harcamaları ile enflasyon arasındaki ilişkiyi araştıran Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nden Prof. Dr. Cem Kılıç, “Yaptığımız araştırmada, kredi kartıyla yapılan alışverişin 6 ay sonra enflasyon üzerinde kısmi de olsa bir düşürücü etkisi olduğunu tespit ettik” diye konuşuyor. Kredi kartıyla yapılan alışverişin, özellikle uzun dönemde fiyatlar üzerinde de istikrarı sağlayıcı bir etkisi olduğunu ekliyor.
    600’e yakın kişi ve İşyeri ile anket yöntemini kullanarak ampirik bir çalışma yaptık. Bu çalışmada, bir ekonomik model kurgulandı. Sonuçta gördük ki kredi kartı harcamalarıyla enflasyon arasında bir ilişki var, ama bu sanılanın aksine olumlu bir değişim.
    Kredi kartı harcamalarında meydana gelen olumlu yöndeki gelişim, yani artış, sanıldığının aksine enflasyonu artırmıyor, tam tersi azalmasına neden oluyor. Enflasyon etkisi, özellikle 6 ay sonra kendini gösteriyor. Yani kredi kartıyla alışveriş yapıldıktan 6 ay sonra fiyatlar üzerinde etkisini gösteriyor. Dolayısıyla bu çalışmada, kredi kartıyla yapılan alışverişin 6 aylık bir süre sonra enflasyon üzerinde kısmi de olsa bir düşürücü etkisi olduğunu tespit ettik.
    FİYATTA İSTİKRARI SAĞLIYOR
    Kredi kartıyla yapılan alışverişin, özellikle uzun dönemde fiyatlar üzerinde istikrarı sağlayıcı bir etkisi var. Çünkü özellikle iş yerleri ara yatırım mallarını kredi kartıyla aldıkları zaman, 30 günlük süre kazanıyor. Bu da enflasyonist süreç açısından olumlu bir etki yapıyor.
    Tabii tüketici açısından da olumlu etkileri var. Tüketiciye harcamalarını taksitlendirme imkânı veriyor. Böylece tüketici, daha rahat borcunu ödeyebiliyor ve enflasyon üzerinde olumlu bir etkisi oluyor.
    Bu çalışmada kredi kartlarının üretim, istihdam, enflasyon ve kayıt dışına etkisini de araştırdık. Aslında kredi kartı harcamasının istihdama etkisini ortaya çıkarmak, ölçmek çok zor. Kredi kartı kullanmanın üretime, yani GSMH’ye olumlu etkisi var ki o da şöyle: 1.000 birimlik bir kredi kartı harcamasının, GSMH’de 1.017 civarında artış yarattığını gördük. Dolayısıyla GSMH’deki artış, üretim anlamında istihdama da olumlu yönde yansıyor. Özellikle işletmelerin, üreticilerin kredi kartı ile bir miktar nefes alabilmeleri üretim açısından olumlu bir şey. Üretim açısından olumlu bir etkinin, istihdama da olumlu yansıması doğaldır.
    FAİZLE İLGİLENMİYORLAR
    Özellikle perakende, gıda, tekstil ve akaryakıt tüketiminde kredi kartlarının yoğun olarak kullanıldığını tespit ettik. Tüketici cephesinden ilginç bulgulardan biri de şuydu: Sanıldığının aksine tüketiciler, kredi kartı faiz oranlarıyla çok ilgilenmiyor. Çok düşük bir kesim, kredi kartında ne kadar faiz ödediğini biliyor. Tüketiciler arasında kredi kartı konusunda önemli olan kriter taksitlendirme, elde edilen miller, bonuslar… Bunlar öne çıkıyor.
    Kredi kartı harcamaları üretimi artırıyor
    ETKİ AYLARA YAYILIYOR
    Kredi kartı kullanımı, ekonomide para arzını artırıcı bir unsur olarak ele alınmaktadır. Öyle ki emisyon miktarı aynı kalmasına rağmen kredi kartı, gelecek dönem gelirlerinin kullanılması vasıtasıyla toplam talebi artırıcı bir etki yaratmaktadır. Ancak ilk bakışta öne sürülebilecek bu etki yanıltıcı olabilmektedir. Kredi kartı kullanımı sırasında uygulanan taksitlendirme işlemi sayesinde aslında yaratılan talebin üretim artırıcı etkisi talep artırıcı etkisinden büyük olabilmektedir. Türkiye’de kredi kartları genellikle esnekliği düşük mal gruplarının tüketiminde kullanılmaktadır. Kredi kartı taksitlendirilerek kullanıldığında üretim için gerekli güdü oluşturulmakla birlikte para arzı artışı etkisi aylara yayılmış olacak, dolayısıyla enflasyonist süreç engellenmiş olacaktır.
    ANALİZLER NE DİYOR?
    Bu çerçevede enflasyon ile kredi kartı kullanımı arasında ilişkinin yönünü bulabilmek için birtakım analizler yapılmıştır. Yapılan çalışma sonucunda, kredi kartı kullanımının enflasyonu artırdığı yönünde bir bulguya ulaşılamamıştır. Türkiye’de kredi kullanımındaki artışın talep artırıcı etkisi, üretim artırıcı etkisinden daha düşüktür. Yani kredi kartı kullanımı, toplam talebi artırmakta, ancak üretimi artırıcı etkisi daha büyük olmaktadır. Enflasyon düştüğü için kredi kartı harcamaları yekunun azaldığı yönünde de bir bulguya ulaşılamamıştır. Yani enflasyon düştüğü için kredi kartı harcamaları düşmemektedir.
    ENFLASYONU NASIL ETKİLİYOR?
    Yapılan analizde, kredi kartı kullanımıyla enflasyon arasında negatif yönlü bir ilişkinin olabileceği bulgusuna ulaşılmıştır. Elde edilen bulgulara göre yıllık bazda kredi kartı harcamaları 10 lira artığında, enflasyon 0.2 birim, 3 aylık baz da ise 0.04 birim azalmaktadır. Kredi kartı harcamalarında ortaya çıkacak bir artış sonucunda enflasyon, harcamanın yapıldığı ilk dönemde bir miktar artacak, ancak takip eden 3 dönem içerisinde azalacaktır. Aynı şekilde 3 aylık bazda, kredi kartı harcamalarında ortaya çıkacak bir artış sonucunda enflasyon takip eden ilk 3 dönem boyunca azalacak daha sonra ise etki önemsizleşecektir.
  • Prof. Dr. Şükrü Kızılot - Gazi Üniv. İİBF Öğretim Üyesi
    “KREDİ KARTI EKONOMİNİN CAN SİMİDİ”
    Son dönemde uzmanlar, kriz döneminde kredi kartı kullanımının ekonomi için büyük yarar sağladığı görüşünde hemfikir… Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi ve Hürriyet Gazetesi Köşe Yazarı Prof. Dr. Şükrü Kızılot da böyle düşünen uzmanlardan. Ona göre kredi kartları kriz döneminde can simidi görevi görüyor. Kartla yapılan alışveriş, tüketicilerin yanı sıra ülke ekonomisine de büyük yarar sağlıyor. Kartla satışın faturası kesildiği için KDV’nin satıcının değil, devletin hazinesine girdiğine dikkat çeken Kızılot,”Kredi kartları dolaylı olarak istihdama ve sektörlerin büyümesine de katkı sağlıyor” diye konuşuyor.
    Kredi kartı kullanımı, uzun yıllardır tartışılıyor. Faydaları ve zararları üzerine fikirler ortaya atılıyor. Uzmanlara göre ise kredi kartları doğru kullanıldığı takdirde, tüketiciler için büyük avantaj sağlıyor. Nakit taşıma zorunluluğunu ortadan kaldırması, alışverişte taksit imkânı sunması cezbedici özelliklerinden sadece birkaçı. Bunun dışında kredi kartı kullanımının ülke ekonomisi üzerine de olumlu etkileri var. Uzmanlar, özellikle kriz döneminde kredi kartı kullanımının ekonomi için büyük yarar sağladığı görüşünde…
    Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi ve Hürriyet Gazetesi Köşe Yazarı Prof. Dr. Şükrü Kızılot da böyle düşünen uzmanlardan. Kredi kartlarının özellikle kriz dönemlerinde ekonomi için can simidi olduğunu söylüyor. Kartla yapılan alışverişin tüketicilerin yanı sıra ülke ekonomisine de büyük katkı sağladığını belirten Kızılot,”Kartla satışın faturası kesildiği için KDV satıcının değil, devletin hazinesine giriyor. Ayrıca dolaylı olarak istihdama ve sektörlerin büyümesine de katkı sağlanmış oluyor” diye konuşuyor.
    Kedi kartı kullanımının Türkiye’de tam olarak yerleşmediğini belirten Şükrü Kızılot’un kartlı ödeme sistemlerinin ülke ekonomisine katkıları konusundaki görüşleri şöyle:
    CİDDİ AVANTAJ SAĞLIYOR
    “Yurtdışında çok sembolik harcamalar dahi kartla yapılıyor. Örneğin İngiltere’de 3-5 sterlin bile kartla ödeniyor. Bizim ufak rakamları nakit ödeme alışkanlığımız ise halen devam ediyor. Kredi kartıyla ödeme yapmak bir kere ciddi bir avantaj. Vadesi geldiğinde borcunuzu zamanında kapatırsanız, bu avantajı daha iyi kullanabiliyorsunuz. Ayrıca kampanya ve taksit imkânları da var. Kredi kartı kullanmak, ülke ekonomisine de katkı sağlıyor. Harcamaların kayıtlı sisteme girmesine yarıyor. Devlete kaynak yaratması bakımından da önemli bir uygulama.
    Kredi kartı, kriz döneminde iyi bir can simidi aslında. Tabi doğru kullanmak şartıyla… Türkiye’de insanların kredi kartı kullanma alışkanlığı her zaman vardı. Aylık gelire göre harcama yapılırsa ödemeler sorun olmuyor. İstatistiklere göre Türk tüketiciler, borcuna daha sadık. Ama yine de borcunu ödemeyenler de çıkabiliyor. Ödeme imkanı olmadan rahatça harcama yapan ve sonra ‘affedin’ diye isyan edenler de oluyor tabi.
    Bugün en çok tartışılan konulardan biri, kredi kartlarına yürütülen faiz oranlarıyla ilgili. Kredi kartı faiz oranlarının çok yüksek olduğu, mevduat ve tüketici kredilerinin faizlerinin bile daha düşük olduğu iddia ediliyor. Ben bu konuda bir araştırma yaptım ve diğer ülkelerdeki faiz oranlarına baktım. Ancak orada da durumun farksız olduğunu gördüm. Örneğin, ülkedeki enflasyonla kredi kartı faiz oranını kıyasladığınızda veya tüketici kredisi faiz oranlarını ele aldığınızda görüyorsunuz ki bazı ülkelerde faizler aylık enflasyonun 8 katı. Hatta Brezilya gibi ülkelerde 30 katı olarak görünüyor. Dolayısıyla, diğer ülkelerle kıyasladığımızda sadece Türkiye’de değil dünyada da sistemin böyle olduğu ortaya çıkıyor. Bu durumda çok itiraz edemiyorsunuz. Hesabını bilen, gelirine göre harcayan birisi için kredi kartı inanılmaz bir avantaj.
    KARTLI ÖDEMENİN AVANTAJLARI
    Türkiye’de üç önemli sorun var: Kayıt dışılık, cari açık ve işsizlik… Yıllardan beri süren sorunlar bunlar. Türkiye, gelir sağlamak için ya vergi topluyor ya da borç alıyor. Vergi karşılıksız olarak alınıyor, iade edilmiyor ve vergi toplamanın maliyeti sadece yüzde 1. Devlet borç aldığında ise aldığı anaparanın yanında bir de maliyetini ödüyor. Borcun maliyeti bazen yüzde 18-20 oluyor. Bazen de özellikle olağanüstü dönemlerde yüzde 100’leri bulabiliyor. Yani devletin topladığı borcun faiz oranı yüksek. Bu durumda da vergi toplamak devlet açısından çok daha cazip. Devlet, imar, eğitim, sağlık ve savunma gibi kamu hizmetlerini yapabilmek için gereken bütçenin yüzde 85’ini vergiden karşılıyor. Toplayamayınca borç alıyor ya da özelleştirme adı altında bazı yerleri satıyor. Örneğin Türk Telekom satıldı ve bütçeye gelir kaydedildi, arada eridi gitti.
    Alışveriş kredi kartıyla yapılınca karşı taraf mecburen fatura düzenliyor. Dolayısıyla ekonomi kayıt altına alınmış oluyor. Kartlı ödemenin bir de zincirleme avantajı var. Örneğin mağazadan bir kıyafet aldınız, kartla ödediniz. Karşı taraf bunun faturasını mecburen veriyor. O mağaza da toptancıdan alırken malın tamamını faturalı almak zorunda kalıyor çünkü faturasız satış yapamıyor. Orada da devletin bir geliri oluyor, işlemler de kayıtlı sisteme sokuluyor. Toptancı da gidip fabrikadan faturalı mal alıyor. Fabrika hammaddeciden fatura almak zorunda kalıyor. Zincir böyle devam ediyor ve sistem kayıt altına alınıyor. Dolayısıyla kredi kartı kullanımı, Türkiye ekonomisinin kayıt dışı sorununu önleyebilecek bir yarara sahip.
    KAZI KAZAN SİSTEMİ
    Benim kayıt dışılığı önlemek için geliştirdiğim bir proje var. Eskiden vergi iadesi sistemi vardı. Herkes yaptığı alışverişin karşılığında fiş alıyor ve belgelendiriyordu. Bu uygulama IMF’nin yanlış yönlendirmesiyle kalktı. Bir daha da geri gelmez artık. Vergi iadesi kalkınca devletin gelirlerinde ciddi anlamda bir gerileme oldu.
    Benim önerim kazı – kazan sistemine benzeyen bir uygulama. Ben bu uygulamayı Çin’de gördüm. Yemek yediğimiz yerde verdikleri fiş üzerinde gri bir kutucuk vardı. Bunu kazıdığınızda 10- 50 -500 Yuan arasında rakamlar kazanıyorsunuz. Kazanamazsanız ‘Çin maliyesine katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz’ diye bir yazı görüyorsunuz. Türkiye’de de fatura veya fişlere kazı – kazan benzeri bir sistem getirilse, herkesin belge alacağına inanıyorum. Bir anda vergi gelirlerinde patlama olur. Hatta bir pilot bölge seçilerek bu uygulama denenebilir. Gelirlerde patlama olacağına kesinlikle inanıyorum. Ancak siyasal iktidar bunu yapmıyor. Bence kumar gibi algılanır diye kaygı duyuluyor. Öbür taraftan devletin eliyle işletilen Milli Piyango gibi şeyler de var.
    Sistem dönüp dolaşıp kartla yapılan ödemelere geliyor. Kartlı ödemelere 2-3 nakit puan verilmesi, insanların belge alarak bir avantaj sağlayacağına inanması durumunda belge alımında yaygınlaşma olur ve ekonomi kayda geçer. Böylece devletin yüzde 18 KDV’yi ve kazancın vergisini alması, zincirleme olarak sektörlerdeki vergi düzeninin oturmasını sağlar. Ayrıca kredi kartı borcunu ödemeyenlerin şikayetlerine neden olan faiz oranları sorunu da çözülmüş olur. 3 puanı nakitten karşılayınca, geriye bir puan civarında faiz kalır o da zaten tüketici kredisi faizinin altında kalan bir olay olur. Bir taşla birkaç kuş birden vurulmuş olur. Siyasilerin bunu düşünmeleri lazım.
    HERKES KAZANÇLI ÇIKIYOR
    Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu kayıt dışılık çıkmazından kurtulabilmesinin en etkili yollarından biri, banka kartlarının kullanılması olacaktır. Kart kullanımı teşvik edildiği ölçüde bundan herkes kazançlı çıkar.
    Kartlı ödeme sistemlerine nakit puan desteği ve fişlere kazı – kazan gelse Türkiye ekonomisi düzelir diye iddia ediyorum. Denensin. Çünkü herkes çok meraklı bu işlere. Hatta bu işin devlete maliyeti de olmaz. Büyük inşaat şirketlerinden promosyon daire alınır, bankalardan nakit para desteği sağlanır. Gazetelerde ‘Ev sahibinin evden çıkardığı adam ne yapacağını kara kara düşünürken, bakkaldan aldığı ekmeğin karşılığında verilen fişi kazıyınca ev kazandı’ diye bir haber çıksa örneğin, insanlar yeniden fiş istemeye başlamaz mı? Maliye Bakanlığı’nın düzenleyeceği bu kampanyalara otomobil, beyaz eşya gibi ödüller de konabilir. Bu yapılırsa ben herkesin fiş alacağına inanıyorum. Fiş almayı unutanlara yanındaki arkadaşı, eşi dostu hatırlatır. Bu olabilecek bir şey. Milli Piyango, at yarışı gibi olaylar devletin elindeyken bu da yapılabilir. Bu, kumar sayılmaz çünkü para verip şansı satın almıyorsunuz. Para verip aldığınız malın belgesi bu. Sonuçta Türkiye ekonomisi kazanmış olacak.
    Yürürlükteki yasalarımıza göre, alınan belgeler arasında naylon fatura çıkarsa alan kişi açısından hapis cezası öngören bir uygulama var ki çok sevimsiz bir uygulama. Ama ödemeler banka sisteminden geçerse, o zaman naylon faturadan dolayı hapis cezası söz konusu olamıyor. Özellikle sayısı milyonlarla ifada edilen esnaf, tüccar ve şirket çalışanları açısından bir huzursuzluk nedeni olan bu konu, kredi kartı kullanımı ile engellenebilir. Dolayısıyla, banka kartı kullanarak hapis cezası ile ilgili riskten kurtulmak mümkün.”
    “Kartlı sistem kaçağı önler”
    DEVLETİN GELİRLERİ ARTACAK
    Kayıtlı sistemde yapılan ödemelerin devlet açısından faydası sadece elde edilen KDV değil. Bir başka avantajı da o satıştan sağlanan kazanç… Devlet, satıştan sağlanan kazancın gelir vergisini veya kurumlar vergisini alacak. Bir de ÖTV’ye konu olan bazı ürünler var. Devlet, o ürünlerin belgeli satışından da gelir elde etmiş olacak. Örneğin, parfümeri, güneş kremi, beyaz eşya, alkollü içki gibi ürünlerde yüksek ÖTV’ler var. Hatta Coca Cola’da bile yüzde 25 ÖTV var, bu bir dünya rekoru. Alkollü içkilerde yüzde 200’ü aşabilen ÖTV uygulaması ile Türkiye AB ortalamasının üzerinde.
    VERGİ KONUSUNDA REKOR BİZDE
    Aynı şekilde cep telefonunda da dünya rekoru Türkiye’ye ait. Gelişmekte olan 50 ülkenin ortalaması yüzde 17,1 iken bu oran Türkiye’de yüzde 58. Otomotivde de öyle. AB ortalaması vergiler yönünde yüzde 21-22 civarındayken, Türkiye’de yüzde 117’e kadar ulaşıyor. Vergi farkından doğan fiyat farklılıkları oluyor böylece. ÖTV’den de KDV alınıyor. Yani verginin de vergisi alınıyor ki bu da olayın bir başka ilginç boyutu. Türkiye’de akaryakıtta rafineri çıkış fiyatının yüzde 400’ü civarında vergi alınıyor. Bu da ayrı bir dünya rekoru. Türkiye aslında vergiler açısından bir rekorlar ülkesi. Keşke başka türlü de olsa bu rekorlar. Bu uygulamalar maalesef akaryakıt kaçağının cazibesini arttıran unsurlar.
    KARTLI SİSTEMLE SORUNLAR ÇÖZÜLÜR
    Kartlı sistemle ödeme yaygınlaşsa o zaman akaryakıtta kaçak olayının da büyük ölçüde önüne geçilir. Örneğin bazı akaryakıt bayilerinde “fiş lazım mı?” diye soruyorlar. Yok diyorsanız, yine de fişi kesiyor ama bildiği bir plakayı yazıyor. Diyelim bir şirketin aracına yazıyorlar, sonra da faturayı götürüp o şirkete satıyorlar. Şirket niye alıyor? Çünkü yüzde 18 KDV’sini düşüyor, yani geri alıyor. Bir de masraf yazıyor, onu da kazancından düşüyor. Yani bir taşla iki kuş vuruyor. Hatta bir de o kadar nakit parayı çekiyor, bir taşla üç kuş vuruyor. Çok sayıda aracı olan şirketler için çok yüksek rakamlar çıkabiliyor çünkü. Ama bütün ödemelerde kartlı sistem teşvik edilse, Türkiye’nin sorunları büyük ölçüde çözülebilir.
    Belge düzenleyen daha fazla vergi veriyor.
    EN FAZLA NOTERLER KAZANIYOR! Meslek gruplarının vergi beyanlarına bakınca, en çok noterlerin, en az lokantaların kazandığı görülüyor. Örneğin lokantacılar aylık ortalama 257 TL gelir bildirmişler. Yani 666 TL olan asgari ücretin de altında. Ama bu parayla yaşamaları mümkün değil. Mobilyacılar, bakkallar, diş protezcileri gibi başka meslek gruplarının da beyan ettiği gelir, asgari ücretin altında görünüyor. Bu gelirle ev kirası verip, çocuklarını okutmaları mümkün olmadığına göre, burada bir yanlışlık var. En çok kazanan sektörler arasında birinci sırada ise bankacılık geliyor. Bankacılık en çok vergi ödeyen sektör çünkü kayıtlı sistemin içindeler. En çok kazanan sektörler arasında ikinci sırayı ise demir çelik sektörü alıyor.
    DEVLETİN GELİRLERİ AZALIYOR
    Bu niye böyle diye sorduğumuzda, görüyoruz ki tüketiciler önceden fiş alıyordu şimdi kimse almıyor. Lokantalar ancak hesabı kartla ödeyenlere fiş veriyor, diğerlerine vermiyor. Bakkallar da öyle. Fiş-fatura düzenlenmeyince sistemde devletin gelirleri azalıyor. Bu örnekler en düşük gelir beyan eden meslek grupları. Ama bana göre en yüksek gelir beyan edenlerinki de gerçekçi değil. Örneğin doktorların aylık ortalama 1.598 TL kazandığı görülüyor. Halbuki neredeyse bütün doktorların arabaları, evleri, kredi kartı harcamaları var. Şimdi doktorların kullanımı için de POS cihazı veriliyor. Bu olumlu bir uygulama. Tahmin ediyorum onların da listedeki geliri artacak.
    GERÇEK KAZANÇ YANSIMIYOR
    En çok gelir beyan eden meslek grubu olarak listede noterler önde geliyor. Çünkü noterler yaptıkları her şey için belge düzenlemek zorundalar. Bu nedenle liste başı olmuşlar. Yoksa daha fazla kazanan meslek grupları var. Örneğin en çok kazananlar listesinde aylık ortalama 2 bin 832 TL ile üçüncü sırada olan sanatçıların aslında bir gecede çok ciddi rakamlar aldıklarını biliyoruz. Ama bu durum, listelere yansımıyor. Özelikle hizmet sektöründe kartlı ödemenin teşvik edilmesinde büyük yarar var. Kadın ve erkek kuaförlerinde de fiş verilmiyor. Sonuçta insanlar bir işe yaramadığı için fiş istemiyor, nakit ödeme yapıyor.
  • Nazmi Karyağdı - Maliye Bkn. Gelir İd. Başkanlığı Strateji Geliştirme Daire Başkanı
    KAYIT DIŞIYLA MÜCADELEDE KREDİ KARTI GERÇEĞİ
    Çok değil, bundan sadece 8 yıl önce kredi kartıyla gerçekleştirilen harcamaların özel kesim nihai tüketim harcamalarına oranı yüzde 10’un altındaydı. 2007 yılında ise bu oran yüzde 30,2’ye çıktı. Kredi kartı sayısı ise son 6 yılda 2,6 kat artmış ve 37 milyonu aşmış durumda. Banka kartı sayısı da 57 milyona yaklaşıyor. Bu rakamların Gelir İdaresi Başkanlığı açısından anlamı büyük. Çünkü rakamlar, nihai tüketim harcamalarına hitap eden sektörlerde kayıtlılık oranının artmaya başladığını gösteriyor. Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı Strateji Geliştirme Daire Başkanı Nazmi Karyağdı, kayıt altına almanın kolay olduğu ödeme araçlarına yönelmenin, kayıt dışı ekonomiyle mücadele açısından önemli bir çözüm yolu olduğunu belirtiyor.
    “Kredi ve banka kartları, ekonominin nakit sistemden çıkıp elektronik sisteme geçmesi konusunda Gelir İdaresi’ne yardımcı oluyor” diyen Karyağdı, kartlar sayesinde vergi denetiminin de daha kolay ve verimli yapıldığına dikkat çekiyor. Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı, beyan ettikleri katma değer vergisi matrahlarıyla, kredi kartıyla yaptıkları satışlar arasında bir farklılık olan mükellefleri incelemeye alıyor. Harcamalarıyla beyanları arasında uyumsuzluk tespit edilen mükellefler hakkında denetim yapılıyor. Ayrıca 6 Ekim 2008 tarihinden itibaren kredi kartıyla vergi tahsilatı da yapılabiliyor. Şu anda 4 banka, sistemini Gelir İdaresi Başkanlığı sistemiyle entegre etmiş durumda. Yakın zamanda ise bu işlemi yapan banka sayısının artması bekleniyor. Gelir İdaresi Başkanlığı bu yıl, “Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele Stratejisi Eylem Planı’nın” bir parçası olarak POS cihazlarına yazar kasa niteliğinin kazandırılmasına yönelik fizibilite, teknik gereksinim ve yeterliliklerin belirlenmesi için BDDK ile çalışmalar da yürütüyor.
    Gelir İdaresi Başkanlığı Strateji Geliştirme Daire Başkanı Nazmi Karyağdı ile kartlı ödeme sistemlerinin kayıt dışı ekonomiye etkisi, vergiye gönüllü uyum sağlamada kredi kartlarının rolü ve yeni eylem planları üzerine konuştuk:
    NAKİT VE ÇEKİN YERİNİ ALDI
    “Teknolojik gelişmelere paralel olarak bankacılıkta ortaya çıkan gelişmeler, özellikle ödeme sistemlerinde önemli değişikliklere neden oldu. Ekonomik hayatın içinde giderek büyük hacimlere ulaşan ‘para’, işlevini yeni bir şekle dönüştürerek elektronik ortamda kaydi para aktarımı olarak sürdürmeye başladı. Genellikle kredi kartı ödemeleriyle özdeşleşen ancak kredi kartı dışında banka kartları ve ön ödemeli kartlarla değişik kullanım imkanları sunan kartlı ödeme sistemi, hızlı bir gelişme göstererek nakit ve çekle yapılan ödemelerin yerini almaya başladı.
    Dünyanın her yerinde, nakit ekonomisinin yaygınlaştığı sektörlerde kayıt dışılığın da arttığı bir gerçek. Faaliyetlerin nakit para veya takasla yapılması, ödeme delillerini ortadan kaldırıyor. Kayıt altına almanın kolay olduğu ödeme araçlarına yönelmek, örneğin kredi kartı kullanımının yaygınlaşması gibi, kayıt dışı ekonomiyle mücadele açısından önemli bir çözüm yolu olarak gözlemleniyor.
    KART SAYISI 6 YILDA 2,6 KAT ARTTI
    Ekonomide kayıtlılığı teşvik edici ya da doğal olarak kendiliğinden sağlayıcı bir araç olarak değerlendirilen kartlı ödeme sistemlerinin son yıllarda banka ve kredi kartları piyasasına duyulan güvenin bir sonucu olarak hızla yaygınlaştığı görülüyor. Örneğin 2001 yıl sonunda yaklaşık 14 milyon olan kredi kartı sayısı 2007 yıl sonunda 37 milyonu aşmış bulunuyor. Benzer şekilde 2001 yıl sonunda 32 milyon civarında bulunan banka kartı sayısı 2007 yıl sonunda 56 milyona yaklaşmış durumda.
    Banka ve kredi kartları sayısında görülen bu belirgin artışa paralel olarak söz konusu kartlar aracılığıyla gerçekleştirilen işlemlerin özel tüketim harcamaları içindeki payının ve gayri safi yurtiçi hâsılaya oranının giderek arttığı gözleniyor.
    GELİR İDARESİNİN BÜYÜK YARDIMCISI
    2001 yılında kredi kartıyla gerçekleştirilen harcamaların özel kesim nihai tüketim harcamalarına oranı yüzde 10’un altındaydı. 2007 yılı itibarıyla ise özel kesim nihai tüketim harcamalarının yaklaşık üçte birinin tam olarak yüzde 30,2’sinin kredi kartı aracılığıyla gerçekleştirildiği görülüyor.
    Bu rakamların Gelir İdaresi Başkanlığı açısından anlamı, nihai tüketim harcamalarına hitap eden sektörlerde kayıtlılık oranının artmaya başlamasıdır.
    Özetle kredi kartları, ekonominin nakit sisteminden çıkıp daha fazla bir tutarda elektronik sisteme geçmesi konusunda, bankacılık sistemindeki diğer araçlar gibi, Gelir İdaresine yardımcı oluyor.
    KAYIT İÇİNE ALMADA ÖNEMLİ ETKEN
    Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı olarak kayıt dışılıkla mücadelede öncelikli stratejimiz, mükelleflerin vergi yasalarına kendiliklerinden uyumlarını sağlamak ve böylece yasaların öngördüğü tutardaki verginin yasaların öngördüğü zamanda beyan edilmesini ve ödenmesini sağlamaktır.
    Kredi kartları da vergi denetiminin daha kolay ve verimli yapılmasını sağlıyor. Bu nedenle de kayıt dışılığın önlenmesi konusunda çok önemli bir rol oynuyor. Bankalar ve kredi kartı okuma makinesi (POS makinesi ve imprinter cihazı) veren diğer kurumlar, vergi kimlik numarası bazında verdikleri cihazların üye iş yerlerini ve bu iş yerlerinin aylık kredi kartıyla yaptıkları satışları (sanal POS, kredi kartı, banka kartı-debit ve imprinter cihazı ile yapılan) günlük satış tutarları bazında aylık dönemler halinde başkanlığımıza gönderiyor.
    VERGİ YASALARINA UYUM KOLAYLAŞTI
    Geçmiş yıllarda bazı mükelleflere mektup gönderilmiş, beyan ettikleri katma değer vergisi matrahlarıyla, kredi kartıyla yaptıkları satışlar arasında bir farklılık olduğu ifade edilmişti. Mükelleflerden bu farklılığın gerçek durumu yansıtması durumunda bunu vergi dairesine gitmek suretiyle düzeltmeleri, farklılığın gerçek olmadığını düşünüyorlarsa bunu da belgeleriyle bağlı bulundukları vergi dairelerine açıklamaları istenmişti.
    2008 yılında başlayan bir uygulamayla mükellefler, Gelir İdaresi Başkanlığı internet sitesi olan”www.gib.gov.tr‘de” yer alan İnternet Vergi Dairesi’nden POS bilgilerine artık ulaşabiliyor. Bu sayede de vergi yasalarına uyum hem mükellef hem de Gelir İdaresi için çok az bir maliyetle sağlanabilir hale geliyor.
    UYUMSUZ OLANA DENETİM GELİYOR
    Bankalardan alınan bilgilere göre ise vergiye uyum sağlamayan mükellefler yakalanabiliyor. Bankaların kredi kartıyla satış cihazı verdiği üye iş yerlerinin, bu cihazları kullanarak yaptıkları satış tutarlarıyla mükelleflerin beyanları karşılaştırılıyor. Bilgiler arasında uyumsuzluk tespit edilen mükellefler hakkında denetim yapılıyor.
    Tüm bu anlatılanlar doğrultusunda, ekonomik birimler tarafından gerçekleştirilen işlemlerin kayıt altına alınmasında kredi kartı uygulamasının yaygınlaşmasının kayıtlı ekonomiye geçişte etkin bir katkı sağladığını söylemek yanlış olmaz.
    KAYIT DIŞI İLE MÜCADELE EYLEM PLANI
    Gelir İdaresi Başkanlığımız koordinatörlüğünde çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarının işbirliğiyle hazırlanan “Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele Stratejisi Eylem Planı’nda da nakit ekonomisiyle kayıt dışı ekonomi arasındaki ilişki vurgulanıyor. Eylem planında, POS cihazlarına yazar kasa niteliğinin kazandırılmasına yönelik fizibilite, teknik gereksinim ve yeterliliklerin belirlenmesi için BDDK ile Başkanlığımızın sorumlu olduğu bir eylem de bulunuyor. Ayrıca, banka kartı ve kredi kartı kullanımında faydalanılan altyapının güvenlik ihtiyaçlarını karşılama açısından iyileştirilmesini temine yönelik mevzuat çalışmalarının BDDK tarafından yapılacağı da belirtiliyor.”
    VERGİ TAHSİLATINDA KULLANILIYOR
    Vergi tahsilat anlaşması bulunan bazı bankalarla imzalanan protokoller çerçevesinde, 6 Ekim 2008 tarihinden itibaren kredi kartıyla vergi tahsilatı uygulamasına başlandı. Bu çerçevede, Motorlu Taşıtlar Vergisi, trafik para cezaları ve erişme kontrollü karayollarından kaçak geçiş yapanlara uygulanan geçiş ücreti ve idari para cezaları kredi kartı kullanılmak suretiyle, herhangi bir komisyon alınmaksızın ödenebiliyor. 4 banka sistemlerini Gelir İdaresi Başkanlığı sistemiyle entegre hale getirdi ve yakın zamanda bu banka sayısının artması bekleniyor.
    Kredi kartıyla ödeme, Gelir İdaresi Başkanlığı’nın internet sitesindeki “İnternet Vergi Dairesi/ Motorlu Taşıtlar Vergi Dairesi” başlığı altında yer alan Sanal POS kullanılarak ya da anlaşma sağlanan ve bu çerçevede uygulamaya geçen banka şubeleri veya bankanın internet bankacılığı kullanılmak suretiyle, tamamen güvenilir bir ortamda yapılabiliyor.
  • Nuşin Oral
    Ekonomideki daralma kredi kartı ila aşılıyor…
    Perakende sektöründe kredi kartlarının rolü hakkında bilgi verir misiniz?
    2007 tahmini cirosu 150 milyar dolar olan perakende sektörü, toplam GSMH’nin dörtte birini oluşturma özelliğiyle Türk ekonomisinde lokomotif konumunda. Bu denli ciddi ciroya sahip bir sektörde kredi kartı kullanım oranı sektör içinde farklılıklar göstermekle birlikte yüzde 70 civarında. Kredi kartları, özellikle de müşteriye taksit imkânı sağlayan sadakat programları, perakende sektörüne ciddi bir ivme kazandırıyor. Non-food’da (gıda dışı) tek ödeme işlemler öne çıkarken, hazır giyim ve beyaz eşyada taksitli satışların oranı ağır basıyor.
    Kredi kartlarının satışlara olan etkisi nedir?
    Mevcut durumda 179 adet alışveriş merkezi ve cadde mağazalarla birlikte 190 bin civarında satış noktası bulunuyor. 32 milyon civarında kredi kartı ile Avrupa’da adet bazında 3’üncü, ciro olarak da 4’üncü ülke olan Türkiye’de kişi başına düşen ortalama kart adeti 2.5 civarında. Bu rakamlardan da görüleceği gibi yoğun bir kart kullanımı mevcut. Bu kullanım perakende sektörünün satışlarını olumlu olarak etkiliyor.
    Bir iç talep daralmasından söz edildiği bugünlerde kredi kartlarının ekonomiye katkısı var mı?
    Özellikle iç talepte daralma olduğu dönemlerde tüketiciler nakit para harcamak yerine kartlı harcamaları tercih ediyor. Kartların taksit özelliği harcamayı kolaylaştırdığı için gelir-gider dengesi daha kolay yapılıyor. Bu anlamda ekonomide daralma yaşandığı dönemlerde de harcamaların devam etmesinin ekonomiye katkısı yüksek. Bu gibi dönemlerde elbette kredi kartı harcamaları da bir miktar düşüş gösteriyor. Ancak bu düşüş, kredi kartlarının bahsettiğimiz avantajları sayesinde minimum düzeylerde kalıyor.
    Kredi kartlarının sahip olduğu özelliklerle (taksit, puan, kampanya gibi) tüketici davranışlarına etkisi bulunuyor mu?
    Tüketiciler kazandıkları parayı bir kere de harcamayıp alışverişlerini taksitlendirebildikleri için, bütçelerini dengelerken alışverişlerini de ertelemiyor. Bu anlamda taksit özelliği çok büyük bir avantaj. Beyaz eşya, mobilya gibi sektörlerde yüksek taksit adedi öne çıkarken, non-food harici perakende sektörü 10 taksit ve altında satış yapıyor. Kartlardaki puan özelliği alışverişi özellikle teşvik edici bir avantaj olmamakla birlikte tüketiciye ilave bir imkan sunarak fayda yaratıyor. Bankaların sektör genelinde ya da perakendeci özelinde yaptığı kampanyalar perakendecilerin cirolarının artmasına katkı sağlıyor. Ancak aynı dönemlerde benzer kampanyalar tüketicide mesaj yorgunluğuna neden olabiliyor. Kampanyalarda farklılaşılması perakendecilere, bankalara ve tüketicilere daha fazla fayda sağlayabilir.
    Sektörünüz ile kartlı ödeme sektörü arasındaki bağlantıyı değerlendirir misiniz?
    Türk perakende sektörünün yaklaşık yüzde 70’i geleneksel perakende ve dolayısıyla büyük oranda kayıt dışı. Kayıt dışı ekonomi, ülkenin gelirlerinin azalmasına yol açarken aynı zamanda da çalışan haklarını kötüye kullanılmasına ve tüketici haklarında sorunlar yaşanmasına yol açıyor. Bu anlamda kredi kartları, yapılan işlemlerin kayıt altına alınmasını sağlayarak organize perakende sektörünü destekliyor. Organize perakende yabancı oyuncuların Türk pazarına girmesini teşvik ederek, ekonomiye dinamizm getiriyor. Özetle, perakende sektörü kredi kartı kullanımlarından olumlu yönde yararlanıyor.
  • Mehmet Nane - Teknosa Genel Müdürü
    Kredi Kartıyla Alışverişler Ertelenmiyor
    Perakende sektöründe ödeme tipi tercihlerinde yüzde 90’a varan oranlarda kredi kartının kullanıldığını dile getiren Teknosa Genel Müdürü Mehmet Nane, perakendeciler açısından kredi kartlarının özel programlarıyla rekabette farklılaşma alanlarından biri olduğunu söyledi. Nane’nin bu konudaki değerlendirmesi şöyle: “Kredi kartlarının pazar paylarına paralel olarak satışlara etki ettiğini görüyoruz. Kredi kartları ile yapılan farklı indirim kampanyaları da satışı artırıcı yönde etki yaratıyor. Tüketicilerin cebinde ortalama 1-2 farklı kredi kartı olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla satın alma kararını veren tüketici için ödeme aşamasına geldiğinde, cebindeki kartlardan birine ait cazip bir taksit sayısı, öteleme veya kartıyla ilişkili bir promosyonun olması bu alışverişinde ilgili kartını kullanmasını ve satışın gerçekleşmesini güçlendiriyor. Kredi kartları özellikle destekledikleri farklı kampanyalar ile tüketicilere ödemede kolaylıklar sağlayarak tüketicilerin alışveriş kararlarının ertelenmemesine katkıda bulunabiliyor. Tüketicilerin farklı alışverişler ile biriktirdikleri puanları kullanabilmeleri gibi çok sayıda tüketici dostu uygulama söz konusu. Bu uygulamalar daralan iç talebe rağmen alışveriş kararlarının alınmaya devam etmesine yardımcı oluyor. Elektronik perakende sektöründe kredi kartları ile yakın ve sinerjik birliktelikler söz konusu. Teknosa olarak satışa olumlu katkısı olabilecek ana kartlar ile sene boyu sinerjik birliktelikler, kampanyalar düzenliyoruz. Bu birlikteliklerimizde önemli olan süreklilik. Kredi kartları ile düzenli kampanyaların yanı sıra kısa süreli çarpıcı kampanyalar da yaparak sektörümüzde hep müşterimizin lehine ancak sürekliliği olabilecek işbirliklerinin peşindeyiz.”
  • Berna Kural Okandan - C-A Türkiye CFO
    Taksit Türkiye Pazarının Gerçeği
    Kredi kartı kullanımı bulunduğumuz sektörde müşterilerimiz tarafından yoğun şekilde tercih ediliyor. Bankaların bu alanda verdiği önem sayesinde de teknik açıdan ileri noktalara gelindi. Kullanımdaki pratiklik, taksit seçenekleri kullanıcılara esneklik sağlıyor. Taksitli ödemeler sektörde bir standart haline gelmiştir. Müşterilerimiz fiyat ile birlikte taksit seçeneklerini de alışveriş anında değerlendiriyor. Biz C-A olarak giyim ve aksesuar alanında geniş bir seçenek sunuyoruz. Bu alanda taksit sayısından çok ürün kalite ve fiyatı öncelik kazanıyor. Biz özellikle moda ve kaliteli ürünü uygun fiyat ile satmayı ön planda tutmaya hedefliyoruz. Amacımız her zaman ulaşılabilen fiyat ile müşterimize destek verebilmek. Dolayısıyla çok fazla taksit seçenekleri ile değişiklik yapmak yerine, uygun fiyat ile kaliteli, moda ürünü müşterimize ulaştırıyoruz. Ancak Türkiye pazarının gerçeklerini de göz önünde bulundurarak taksit seçeneğimizi de mevcut tutuyoruz. Bir yıllık tecrübemizde kredi kartı ile satışların Avrupa’daki diğer şubelerimizden -ki burada 1220 mağazadan bahsediyorum- çok daha fazla olduğunu gördük. Dolayısıyla, Türkiye pazarındaki uygulamalarımızda kredi kartının yoğun kullanımını dikkate alıyoruz.
  • Bekir Boydak - Boydak Holding Yönetim Kurulu Üyesi
    Taksit satışları artırırken ekonomi kayıt altına giriyor
    Geçmişte daha çok senetle alışverişin yapıldığı mobilya, beyaz eşya, elektronik cihaz gibi sektörlerde, artık yaygın olarak kredi kartı kullanılıyor. Kredi kartları sahip olduğu özelliklerle alıcıya olduğu kadar satıcıya da kolaylık sağlıyor. Bankalarla yaptıkları anlaşmalarla uyguladıkları kampanyalarla kredi kartının avantajlarını en iyi değerlendiren kuruluşlardan biri olan İstikbal Mobilya’nın bünyesinde yer aldığı Boydak Holding’in Yönetim Kurulu Üyesi Bekir Boydak, kredi kartı ile yapılan satışlar hakkında şunları söyledi: “Kredi kartı ile ödeme şekli öncelikle hayatı kolaylaştırıyor. Bunun yanı sıra kayıt dışı ekonomiyi kayıt içine alıyor. İstikbal Mobilya olarak kredi kartı ile alışverişlerde pek çok kampanyanın içinde yer alan firmayız. Geçen yıl sonunda kredi kartı ile satışların payı toplam ciromuzun içinde yüzde 40 civarındaydı, bu oran yıllar itibariyle artış gösteriyor. Bugün İstikbal olarak neredeyse bütün bankalarla çalışır durumdayız. Mağazalarımızda 10 adet POS cihazı görmeniz mümkün. Öte yandan bankalar ile çeşitli kampanyalar gerçekleştiriyoruz. Bankalar taksit sayısı ile biz de ödül ile bu kampanyaları çeşitlendiriyoruz.”
    DAHA UZUN VADE GEREKLİ
    Taksit uygulamalarından oldukça memnun olduklarını belirtmekle birlikte, bu konudaki bazı beklentilerini de dile getiren Bekir Boydak, sözlerine şöyle devam etti: “İstikbal Mobilya olarak satışlarımız büyük montanlı. Bu nedenle kredi kartına taksit uygulamaları bizim için önemli. Taksit uygulamalarının yaygınlaşmaya başladığı 2001 yılından bu yana biz de kredi kartı kullanıcılarına bu hizmeti veriyoruz. Kredi kartı ile taksit imkânında vadenin uzun olması tüketiciye ödeme kolaylığı sağlarken, şirketin de satışlarını artıran en önemli unsur. Bizde ortalama kişi başı alışveriş tutarı 1.000 YTL civarında. Birkaç parça birden alındığında tutar yükseliyor. Biz de istiyoruz ki yapılan alışverişin tutarı arttıkça, kredi kartı müşterimize 12 aydan daha uzun vadelerde taksit imkânı sunabilelim.”
  • Prof. Dr. Şükrü Kızılot - Gazi Üniversitesi İİBF Maliye Bölüm Başkanı
    Kredi kartı kullanımının kayıt dışı ekonomiye etkisi…
    Türkiye ekonomisinin en önemli sorunlarından biri de yüksek oranlı kayıtdışılıkla ilgilidir. Kayıtdışılık, yalnızca Türkiye’nin değil, gelişmiş ülkeler de dâhil dünyadaki ülkelerin tamamına yakın kısmının sorunu. Ancak, oran yönüyle baktığımızda, Türkiye’deki kayıtdışılık oranının, gelişmiş ülkelere kıyasla, çok yüksek olduğu göze çarpmaktadır. Banka kartları ile ödemelerin yaygınlaşması durumunda, kayıtdışılıkta da ciddi bir gerileme kaçınılmaz gözükmektedir. Özellikle vergi gelirleri yönünden “banka kartı ile ödeme” büyük önem taşımaktadır.
    Mal ve hizmet alımları sırasında, banka kartı ile yapılan ödemelerin, vergi kaybını önleme boyutu, başta Katma Değer Vergisi olmak üzere; Gelir Vergisi, Kurumlar Vergisi ve Özel Tüketim Vergisi yönünden son derece önemli.
    Günlük alış verişlerde, fiş ya da fatura alınması halinde, bunu düzenleyen firma da gelirlerini defterlerine kaydetmekte ve belgede yer alan KDV’sini ilgili vergi dairesine bildirip, ödemektedir.
    Ödemelerin, banka kartı ile yapıldığı durumlarda, satıcının fiş ya da fatura vermesi kaçınılmaz olmaktadır. Nedenine gelince, mal satan ya da hizmeti ifa eden şirketin ya da şahsın, banka kartı ile satış yapıp belge düzenlemediği durumlarda, banka kayıtları üzerinde yapılacak inceleme ile fiil kolayca ortaya çıkartılabilmektedir.
    Maliye’nin denetim elemanları, banka kayıtlarını incelediklerinde, banka hesaplarına giren para karşılığında; o tarihte belge düzenlenip düzenlenmediğini araştırmakta, belge düzenlenmeyen satışları tespit ederek, “matrah farkı” bulmaktadır.
    Bulunan matrah farkı üzerinden tarh olunan KDV ile Gelir ya da Kurumlar Vergisinin yanı sıra, verginin bir katı kadar da “vergi ziyaı cezası” istenilmektedir. Tarh olunan vergi, tahsilat aşamasına geldiğinde de o verginin normal vadesinden, ödendiği tarihe kadar ayrıca “gecikme faizi” hesaplanmaktadır.
    Satışlarını belgesiz yapanların, belgesiz gelirleri nedeniyle açıktan ödeme yapabilme olanakları doğmaktadır. Böyle olunca, bu kişiler, mal alışları ve yaptırdıkları hizmetler nedeniyle hiç değilse kısmen, fatura almayabilmektedir.
    Satışlarda banka kartı ile yapılacak tahsilatlar, tüm satışların belgeli olması nedeniyle alışların da belgeli olmasını zorunlu kılacak ve bu alandaki vergi kaybını da önleyebilecektir.
    Kayıtdışı işlemler, banka kartı ile yapılan ödemelerle önlendiği ölçüde, daha fazla vergi toplanacak bu da borçlanmayı ve buna bağlı faiz giderlerini de azaltacaktır.
    Yıllardır, Türkiye bütçesinin en önemli giderleri faiz ödemelerinden oluşmaktadır. Kayıtdışılığın önlendiği ve banka kartı kullanmanın da etkisiyle, vergi gelirlerinin arttığı ölçüde, Türkiye daha az borçlanacak, buna bağlı olarak da faiz ödemeleri düşecektir.
    Banka kartları ile yapılan ödemelerin bir başka avantajı da naylon fatura suçlamalarından kurtulmaya ve KDV indiriminin kabulüne yöneliktir.
    Maliye Bakanlığı’nın 84 No.lu KDV Genel Tebliği ile yaptığı açıklamaya göre, ödemenin, banka veya özel finans kurumları aracılığıyla yapılması halinde, faturayı alan şahıs ya da kurum adına, müteselsilen sorumluluk hükümlerine göre, “üç kat para cezası” ve naylon fatura iddiasıyla “hapis cezası” uygulanamıyor.
    Önce emeklilere, ardından da ücretlilere vergi iadesinin kaldırılması, belge alış verişini olumsuz yönde etkilemiş, başta KDV olmak üzere, gelir ve kurumlar vergisi gelirlerinde, ciddi gerilemeler olmuştur. Banka kartı ile yapılacak ödemelerin teşviki ve hediye, puan vs. ile desteklenmesi, vergi iadesinin kaldırılmasından kaynaklanan sorunlara önemli ölçüde çözüm getirebilir.
    Kayıtdışı istihdamın özellikle 2004 sonrası dönemde kredi kartı işlem hacminde yakalanan yüksek artışa karşılık azalma eğilimi içerisinde olduğu söylenebilir. Bu ters yönlü ilişki çerçevesinde ödemelerin kredi kartları ile yapılması ve firmaların kayıtlılık seviyelerini arttırarak uyarılmış yatırım etkisinin bu yönüyle ortaya çıktığı belirtilebilir.
    Kayıtdışı istihdam kadar önemli olan, ancak bir anlamda doğrudan görülemeyen “kayıt içinde kayıtdışılık” konusudur. Kayıtlı istihdam içerisinde olup, ancak ücret geliri olduğundan daha düşük gösterilenlerin içinde bulunduğu durum kayıt içinde kayıtdışılık olarak ifade edilmektedir. Kayıt içinde kayıtdışılık olgusu en az görülebilir kayıtdışılık kadar olumsuz sonuçları olan bir gerçektir. Bu şekilde ortaya çıkan kayıtdışılık hem vergi gelirlerinde bir kayıp yaşanmasına neden olmakta hem de aktüeryal denge arayışı içinde olan Sosyal Güvenlik Kurumu’nun gelir kaybına neden olmaktadır. Sosyal Güvenlik Reformu bağlamında yeni Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda bu konuya çözüm getirme amaçlı bir düzenleme bulunmaktadır. Bu düzenlemeye göre, ücret ödemelerinin bankalar aracılığıyla ve kartlı sistemler kullanılarak yapılması ve bu konuda düzenleme yapma yetkisinin ilgili bakanlıklara verilmesi son derece önemlidir. Bu şekilde, yani banka kartlarının kullanılması ve kayıtların sistematik şekilde şeffaflaşması kayıt içinde kayıtdışılığı ortadan kaldıracak bir hamle olacaktır.
    Banka kartları yoluyla yapılacak ödemelerin sosyal güvenlik sisteminin gelir gider dengesine yansıyacak olumlu katkısının dışında genel bütçeye vergi gelirleri yoluyla faydası da olacaktır. Diğer yandan bugüne kadar kayıt içinde kayıtdışılık yoluyla haksız gelir elde edenlerin ilgili mevzuatlar uyarınca para cezaları ve devamında hapis cezalarından korunması da bu şekilde banka kartlarının kullanımı yoluyla mümkün olacaktır.
  • Ekrem Akyiğit - Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) Başkan ve Collezione CEO'su
    Kredi kartları kayıt dışıyla mücadeledeki en önemli silahımız
    Türkiye’nin en tanınmış, marka değeri en yüksek kurumlarını bünyesinde barındıran Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) Başkanı Ekrem Akyiğit, kartlı ödeme sistemlerini yakından tanıyan isimlerden biri. Başta hazırgiyim olmak üzere mobilyadan ayakkabıya, kozmetikten çok katlı mağazacılığa kadar pek çok sektördeki 125 markayı başkan olarak temsil eden Akyiğit, aynı zamanda Collezione’nun sahibi ve CEO’su. Perakende sektörü ile kredi kartları arasındaki ilişkiyi değerlendiren Ekrem Akyiğit, sektörün büyümesi açısından elde edilen kazanımların üzerinde durdu. Ancak Akyiğit’in dikkat çektiği bir önemli nokta da kayıt dışı ile olan mücadele oldu. Türkiye’de ekonominin neredeyse yarısının kayıt dışı olduğuna dikkat çeken Akyiğit, buna karşı verilen mücadelede kredi kartlarının önemli bir faktör olduğunu vurguladı. Akyiğit, sorularımızı şöyle yanıtladı:
    Perakende sektörü hızlı gelişen ve değişen, müşteri ile doğrudan etkileşimde bulunulan, rekabetin çok yoğun yaşandığı, müşteri satın alma davranışlarının hızlı değişkenlik gösterdiği kritik bir sektör. Perakende sektöründe, hedef kitlesi 18 yaş ve üzerinde olan markalarda satışın yüzde 70 ve üzeri kredi kartlarıyla gerçekleşiyor. Bu da sektörün büyümesine direkt olarak etki yapıyor. Son yıllarda alışverişlerde nakit harcamadan çok kredi kartları kullanılması perakende sektörünü hareketlendirdi. Bu sayede insanlar artık daha fazla tüketme ve gelecekteki satın alma gücünü bu günden kullanma imkânı buldular. Kredi kartları tarafından yapılan puan, taksit ve kampanya uygulamaları hem kredi kartlarının cirosuna hem de kampanyaya katılan firmalara artı ciro ve büyüme imkânı sağlıyor. Ayrıca e-ticarette 2007 rakamlarına bakıldığında 5.5 milyar YTL sanal POS işlemleriyle yapılmıştır. Yine sektörün kayıt dışıyla mücadelede en önemli silahı kredi kartları olmaya devam ediyor. Türkiye ekonomisinin neredeyse yüzde 50’si kayıt dışı. Uygulanan şifre kullanımıyla, giderek artan kredi kartı kullanımının daha da yaygınlaştırılması önem kazanıyor.
    “PERAKENDENİN MARKALAŞMA SÜRECİNE KATKI SAĞLIYOR”
    Kredi kartları sektörü hareketlendirdi diyorsunuz. Bu satışlara nasıl yansıyor?
    Kredi kartı ile alışverişlerde ortalama sepet büyüklüğü nakit satışlara göre daha da artıyor. Tüketicinin fiyata karşı direnmesi anında ödeme yapmadığı için azalıyor. Kaliteli mallar daha kolay satılıyor. Müşteri sadakati sağlanıyor. Kredi kartı kullanımı yoluyla yapılan alışverişlerde daha fazla satın alma eğilimi oluşuyor. Aylık satışların dağılımı daha dengeli oluyor. Özel günlerde ve hediye alımlarında kredi kartları öne çıkıyor. Bankalar kredi kartlarıyla ilgili detaylı alışveriş verileri ve müşteri demografik bilgilerini firmalarla paylaşarak, firmaların kendi müşterilerini tanımasını ve onlara özel kampanyalar uygulayarak satışlara pozitif etki yapmasını sağlıyor. Ayrıca firmaların, güncel bir veri tabanı elde etmesini sağlıyor. Kredi kartları ile birlikte yapılan reklâm ve tanıtım faaliyetleri de perakendenin markalaşma sürecine ciddi bir imaj katkısı ve dolaylı olarak satış katkısı da sağlamaya devam ediyor.
    Kredi kartlarının ekonomiye sizce nasıl bir katkısı oluyor?
    Kredi kartlarının, satışa olan katkılarına ilave olarak, bu gibi daralmalarda toplam perakende cirolarında yaşanan düşüşleri giderek artan payı ile yavaşlatarak, tüketicinin alışveriş oranının artmasını sağlayarak ekonomideki yaşanacak daha büyük sıkıntıların önüne geçiyor. Satışların sadece nakit olarak yapılabildiği bir zaman ve ortamda olsaydık aynı daralmalar ekonomiye çok daha negatif yönde etki edebilirdi. Bu geçişlerin daha yumuşak olmasında en önemli etken olarak kredi kartları ortaya çıkıyor. Ayrıca BDDK (Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu) verilerine göre geriye dönmeyen kredi kartı oranının yüzde 6 olduğu düşünüldüğünde, sistemde bir tıkanma olmadığı teyit edilmektedir.
    “KAMPANYALAR KARARSIZLARIN İŞİNİ KOLAYLAŞTIRIYOR”
    Taksit, puan, kampanya gibi özellikler tüketici davranışlarında nasıl bir etki yaratıyor?
    Kredi kartlarının taksit özelliği, tüketicilerin miktarı yüksek alışverişlerde kullandığı bir enstrüman haline geldi. Özellikle hazır giyimde 6 taksite kadar bir yoğunlaşma var. Daha yüksek taksitler tüketici tarafından tercih edilmemeye başlandı. Puan uygulamaları, eğer kazanıldığı sektörde kullanılır ve bankalar belirli sektörlere (tatil ve seyahat gibi) yönlendirme yerine kazanıldığı sektörlere yönlendirme yaparlar ise mevcut faydanın katlanarak büyümesi söz konusu olacaktır. Yapılan kampanyalar kararsız müşterilerin alışveriş kararını kolaylaştırarak artı değerler yaratmaya devam ediyor.
    Önümüzdeki dönemde sektörünüzün, kartlı ödeme sektörüne yönelik bir beklentisi var mı?
    Kredi kartlarının kayıt dışını engellemeye yaptığı katkıların yanı sıra yapılan kampanyalarla hem satışların artmasına yaptığı artılar, hem sektörümüzdeki firmaların markalaşma süreçlerine sağladıkları katkıların daha sıkı bir şekilde devam etmesi ve sektörümüzle kartlar arasında ortak çalışmalar yapılmasının sektör gelişimimize de önemli bir ivme kazandıracağını düşünüyoruz.
  • Selçuk Güzenge
    “Kredi kartları sektörümüze ivme kazandırdı”
    Türk perakende sektörünün son 10 yılda kat ettiği yolu hepimiz biliyoruz. Sektörümüzdeki bu gelişmenin ardında elbette birçok sebep var. Açık pazar ekonomisi, ekonomideki pozitif büyüme, milli gelirin artması, tüketici alışkanlıklarının değişmesi ve bana göre en önemlisi bugün hayatımızın değişmez bir parçası haline gelen kredi kartları. Kredi kartları hayatımıza girdiği ilk yıllardan itibaren, alışılagelmiş satın alma şeklimizi tamamen ve bir daha geri dönülmeksizin değiştirdi. Hayatımıza kattığı taksitlendirme olgusuna hepimiz o kadar ihtiyaç duyuyormuşuz ki, çok çabuk uyum sağladık. Ekonomik ve sosyal açıdan günden güne gelişme gösteren günümüz dünyasında, toplumları oluşturan bireyler hayatı kolaylaştırabilmek amacıyla çeşitli arayışlar içinde bulunuyor. Bu arayışlar sonucunda elden ele dolaşan paranın kullanımı azalmakta ve yeni bir ödeme aracı olarak çıkan kredi kartlarının kullanılması yaygınlaşmakta.
    Perakende sektörüne gelince, bugün artık kredi kartları olmaksızın ayakta kalması imkânsız hale geldi. Ayrıca çeşitli bankaların kendi kredi kartlarıyla düzenledikleri puan ve ekstra taksit kampanyaları, tüketicinin fiyatlara karşı olan direncini ve satın alma eğilimini beslediği ise yadsınamaz bir gerçek. Bu da sektörümüze pozitif bir ivme kazandırdı.
  • Alp Tiryaki - VF Ege CEO'su
    “Kredi kartları Anadolu’ya yayılacak.”
    Kredi kartı işinin, Türkiye de son derece yaratıcı ve verimli yönetildiğini düşünüyorum. Bugün baktığımızda nüfusun yaklaşık yüzde 35’i aktif kredi kartı kullanıcısı. Avrupa’da, hem kart cirosu hem de adet bakımından ilk 4 içinde yer alıyoruz. Bu başarıda, bankaların, perakende takvimine göre belirledikleri kampanyaların büyük rolü olduğuna inanıyorum. Perakende sektörünün gelişmesine katkıda bulunan bu tür kampanyalar ve sektörün büyümesiyle, kredi kartı pazarı zaman içinde genişleyecek; buna bağlı olarak da şu an büyük şehirlerde ağırlıklı olarak kullanılan kredi kartları Anadolu’nun diğer şehirlerine de yayılacaktır.
    Kredi kartı ile alışveriş yapan müşterilerimizin sayısı artıyor. Mağazalarımızda kullanım oranı yüzde 50-yüzde 60’ları aştı diyebiliriz. Yeni açılan alışveriş merkezleri ve diğer mağazalar ile bu oran daha da yükselecektir. Bir diğer önemli konu ise kredi kartlarının, kayıt dışı ile mücadele eden güçlü bir sistem olmasıdır. Özellikle VF gibi dünyanın en büyük halka açık konfeksiyon hazır giyim şirketinin ve de sektördeki diğer markaların bu kayıtdışılıktan çok daha fazla etkilenmesini bertaraf edecek bir sistem olması kartların önemini bir kat daha artmaktadır.
    Tüm bunların yanında kredi kartı kullanıcılarının bilinçlendirilmesi hepimizin sosyal sorumluluğu olmalı ki müşterilerimiz gelirleri oranında harcama yapsınlar ve mağazalarımıza tekrar tekrar gelebilsinler. Bunun da, kredi kartı kullanıcı datalarının çok iyi analiz edilerek gerek mağazaların gerekse bankaların ortak bir yol izlemesi ile gerçekleşebilecek bir proje olduğuna inanıyorum.
  • Aslı Karadeniz - Boyner Büyük Mağazacılık Genel Müdürü
    Kartlı ödeme sistemlerinin perakende sektörünün gelişimine etkileri oldukça olumlu.
    Kartlı ödeme sistemlerinin perakende sektörünün gelişimine etkileri oldukça olumlu. Gerek anneler günü, babalar günü, yılbaşı gibi perakendenin özel dönemlerinde gerekse diğer dönemlerde düzenlenen kart bazlı kampanyalar, müşteri ödül programları, üye işyeri kampanyaları müşterilerin alışverişlerini olumlu etkilemektedir. Mağazalarımızda farklı dönemlerde farklı kart programları düzenleyerek müşterilerimizin ilgisini canlı tutuyoruz ve müşterilerimizden bu konuda olumlu geri dönüşler alıyoruz.
    Bir ödeme sistemi olmamakla birlikte mağazalarımızda sürdürdüğümüz sadakat programımız “Boyner Anahtar” ile uyguladığımız programların da müşteri sadakatini kazanma ve sürdürmedeki olumlu etkilerini izliyoruz. Taksitli ödeme kampanyaları ilk uygulandığı dönemlerde perakendede oldukça etkili oldu. Son dönemlerde ise “uzun vadeli taksit kampanyaları” kredili ev ve araba satışları nedeni ile dayanıklı tüketim gruplarında daha çok tercih edilirken özellikle giyimde daha az tercih edilmeye başlandı. Kart ödeme sistemlerinin düzenlediği diğer kampanyalarda ise puan, indirim ve alışveriş karşılığı çek kampanyalarının da olumlu etkilerini dönem dönem birlikte düzenlediğimiz kampanyalar ile takip ediyoruz. Dönemin ve kart programının yapısına göre belirli kampanyaların geri dönüşleri çok daha olumlu gerçekleşebiliyor. Yılbaşında alışveriş karşılığı çek kampanyası etkili olurken, sezonda taksit veya puan kampanyası etkili sonuç verebiliyor.
  • Abdullah Kiğılı - Kiğılı Giyim Yönetim Kurulu Başkanı
    Kredi kartları olmadan nasıl alışveriş yapıyorduk?
    “Hayatımıza yerleşen cep telefonu, internet gibi, eskiden onlarsız nasıl iletişim kuruyor, nasıl bilgi ediniyorduk gibi sorular aklımıza geldiğinde cevaplamakta güçlük çektiğimiz bir konu da kredi kartları konusu” diyen Kiğılı Giyim Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Kiğılı, konuya farklı bir bakış açısı getiriyor. Kredi kartlarının hayatı kolaylaştırdığını anlatan Kiğılı’nın bu konuda ilginç yaklaşımları var. “Tüm yaş aralıklarına hitap eden, öğrencisinden, iş adamına hemen herkesin en az bir adet sahip olduğu kredi kartları olmadan çok yoruluyor, vakit kaybediyor ve bazen daha pahalı ürün satın alabiliyoruz” diyen Kiğılı’nın kredi kartlarına ilişkin değerlendirmeleri şöyle:
    Kurum davranışlarına yön veriyor
    “Bu kadar hayatımıza yerleşmiş bir olgu olan kredi kartlarının, harcamayı teşvik edici puan para, taksitlendirme, taksit erteleme gibi müşteriyi cezbedici yanlarını eklediğimizde alışverişe ivme kazandırdığı bir gerçek. Ayrıca yaş aralığı, cinsiyet, alışveriş alışkanlıkları gibi müşteri segmentasyon bilgileri sayesinde müşteri mutluluğunu sağlayıcı kurum davranışlarına yön veriyor.”
    AVM’ler ve kredi kartı kullanımı
    “Uzun çalışma saatleri ve yoğun şehir hayatı insanları alışveriş merkezlerine (AVM) yönlendiriyor. Mutfak, giyim, teknoloji alışverişinin yapılabildiği gibi sinema ve restoranlarla eğlence ve sosyal etkinlikleri sağlayan AVM’lerde kredi kartı kullanımı, rahat ve alışverişi teşvik eder niteliktedir. Tüm ailenin güvenli bir şekilde alışveriş ve eğlence ihtiyacını artık neredeyse AVM’ler gidermektedir.”
    4 haneli şifre rahatlık sağladı
    “Kendi güvenliği adına olduğunu bildiği halde, kimlik bilgilerini göstermekten haz etmeyen müşterilere uygun bir çözüm olan chip&PIN uygulaması yani dört haneli bir şifrenin girimi ile tek bir kart tüm alışverişin rahatça yapılmasını sağlıyor.”
    Alışverişlerde taksit cazibesi
    “Taksitlendirme seçeneğinin tüm ürünlere, herhangi bir limit olmadan yapılması alışverişi cazip hale getiriyor. Ayrıca kredi kartlarının, sadakat kartı özellikleri taşımaya başlaması yani para olarak kullanabildiği gibi anlaşmalı kurumlarda o kartı kullanmak şartı ile indirim, ayrıcalık ve öncelik sunması da etken olmaya başladı.”
    Kampanya ve reklamın gücü
    “Tüketici doğru şekilde bilgilendirildiği kampanyayı takip ediyor. Yazılı ve görsel iletişimde her daim yer alması yani reklâmın gücünün kullanılması tüketiciyi alışverişe teşvik ediyor ve başarılı da oluyor. Müşterisinin alışveriş niteliklerini çok iyi bilen bankalar SMS, e-posta seçeneklerini de kullanarak varlıklarını hatırlatıyor.”
    Nakit para elde tutuluyor
    “Ekonomimizdeki iç daralma kredi kartı alışverişi ile aslında besleniyor. Taksit ve faiz uygulanmadan aylar sonra başlayan ödeme seçenekleri yani taksit atlatmalar ile tüketici nakit parasını elinde tutuyor ve kredi kartının sağladıklarını kullanıyor.”
  • Mehmet Koçarslan - Reina Eğlence Grubu Başkanı
    Hesapların yüzde 95’i kartla ödeniyor
    İstanbul’un ünlü eğlence mekanlarından Reina’nın Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Koçarslan, kredi kartı kullanımının en yaygın olduğu sektörlerden birinin de yeme-içme-eğlence sektörü olduğunu söylerken, şu değerlendirmeyi yaptı: “Bizim müşterilerimiz bankalar tarafından kartları kullanmaya teşvik ediliyor, onlara yönelik pek çok kampanya ve promosyon çalışması var. Bankalar arasındaki rekabet, müşteriye de bize de olumlu yansıyor. Kredi kartlarının bizim sektörün cirosunda önemli bir payı var. İnsanlar cebinde nakit parası yokken bile dışarda yemeğini yiyip, eğlenebiliyor, harcamalarını cebindeki parayla sınırlaması gerekmiyor. Bizim sektörde kredi kartı kullanımı yüzde 95’lere ulaşmış durumda, 50 YTL’nin üzerindeki harcamaların çoğu kartla ödeniyor. Bazı banka kartları ile bahşiş bile ödenebiliyor ama çok yaygın değil. O nedenle sadece küçük miktarlı harcamalar ve bahşişlerde para kullanılıyor diyebilirim. Bizler için nakit kullanımı ne kadar az olursa o kadar iyi. Reina’ya yüzlerce insan geliyor, aynı anda 30 masadan birden hesap isteniyor. Bu trafiği kartla kontrol edebilmek daha kolay. Reina mobil POS’u ilk uygulayan mekanlardan biri. Şifre ve mobil POS uygulaması büyük bir kolaylık. Bizim gibi kalabalık mekanlarda, nakit paranın ortada olması bir güvenlik sıkıntısı yaratıyordu. Şimdi şifre ve mobil POS ile bu güvenlik sorunu aşıldı. Bütün işlemler müşterinin gözünün önünde yapılıyor. Bu arada 15 yaşındaki kızım geçenlerde benden ek kart çıkartmamı istedi, ‘biz sana harçlığını veriyoruz, kartı ne yapacaksın’ diye sordum, ‘Para kaybolabilir ama kartım kaybolsa bile şifresi bende’ yanıtını verdi. Kart kullanımı nakite göre daha güvenli, ayrıca anneler-babalar açısından da çocuklarının harcamalarını nasıl yaptığını görme imkanı veriyor.”
  • Kaan Dönmez - hepsiburada.com Genel Müdürü
    Güvenlik korkusu aşıldı, kartın satışlardaki payı yüzde 90’a ulaştı
    İnternet üzerinden alışveriş imkanı veren, en popüler e-ticaret şirketlerinden biri olan hepsiburada.com, bu alandaki gelişmelerden oldukça memnun. Kredi kartı ile yapılan alışverişlerin, toplam ciroları içinde yüzde 90’a ulaştığını belirten hepsiburada.com Genel Müdürü Kaan Dönmez, şirketlerindeki işleyişi ve elde ettikleri sonuçları şöyle açıkladı:”hepsiburada.com olarak yola çıkış amacımız, tüketicin mal ve hizmete kolay ulaşımını sağlamak ve ürünleri kıyaslayarak doğru fiyat üzerinden satın almasını sağlamaktı.
    Başlangıçta tüketicinin bu konuda ‘kredi kartı ile alışveriş güvenli mi’ şeklinde yaygın bir endişesi vardı. Fakat bugün görüyoruz ki, internet üzerinden yapılan alışverişlerde en çok kullanılan ödeme yöntemi kredi kartı. Bunun en büyük nedeni de kredi kartlarının taksit imkanı sunması. Ayrıca internette bazı standartların getirilmiş olması da önemli bir faktör.
    Visa ve MasterCard tarafından yetkili kılınan denetleme şirketi tarafından 3 ayda bir denetleniyoruz. Ancak biz 3 ayda bir denetlenmenin yanı sıra her gün denetlenmeyi tercih eden bir firmayız. Böylece bir açık varsa bunu anında tespit ediyoruz. Böylece hepsiburada.com’dan yapılan alışverişleri, mağazadan yapılan alışverişler kadar güvenli bir hale getirdik.”
  • Cenk Serdar - Turkcell Genel Müdür Yardımcısı
    Kartlı ödeme sistemleri ve bankacılıkta mobil çözümler
    Teknolojideki gelişmelerle birlikte kartlı ödeme sistemlerindeki gelişimi nasıl değerlendiriyorsunuz? (Internet, vb.) Kredi ve banka kartı kullanımı sektörünüzü nasıl etkiledi?
    Bilişim ve iletişim teknolojilerindeki gelişmeye paralel olarak cep telefonu başta olmak üzere mobil cihazlar farklı işlevler kazanıyor. Uygun altyapıyla desteklendiğinde artık her türlü veri transferi cep telefonlarıyla yapılabiliyor. Multimedya uygulamaları ve internet erişiminin cep telefonlarının standart işlevleri haline geldiği günümüzde, ödemeler ve birçok bankacılık işlemi de artık cep telefonları aracılığıyla yapılabiliyor. Turkcell olarak vizyonumuz; iletişim ve teknoloji çözümleriyle hayatı kolaylaştırmak ve zenginleştirmek. İnovasyona yaptığımız yatırım sayesinde, çalışanlarımız ve iş ortaklarımızdan oluşan ekosistemimiz, en yeni ürün ve servisleri hayata geçirmemizi sağlıyor. Turkcell olarak finans ve bankacılık alanında da dünyada öncü uygulamalara imza attık.
    Bunlardan ilki, kanunen ıslak imza gerektiren işlemlerin cep telefonuyla yapılmasını sağlayan “Turkcell Mobil İmza”. SIM kart üzerindeki ek güvenlik özellikleriyle ATM’lerden nakit çekme, elektronik işlemlerde tek bir şifreyle kimlik onayı, e-Belediye ve e-Devlet hizmetlerinden yararlanma, bankaların internet şubelerinde nakit kredi başvurusu yapma ve işlemleri uzaktan sonuçlandırma gibi olanaklar sunan bu uygulama aynı zamanda dünyada bir ilk olma özelliğini taşıyor. Turkcell ve Bankalararası Kart Merkezi (BKM) işbirliğiyle “Turkcell Mobil İmza” bankacılık ve kamu işlemlerinden sonra dünyada ilk kez, kredi kartıyla yapılacak internet alışverişlerine de kolaylık ve güvenlik kattı. BKM’yle uyumlu çalışarak dünyadaki öncü bir uygulamayı hayata geçirmekten dolayı çok mutluyuz. Turkcell Mobil İmza müşterileri bu sayede, başka bir şifre almaya gerek olmadan, kredi kartları ve Turkcell Mobil İmza’ları ile internetten alışveriş yapabiliyorlar.
    Finansal alanda yaptığımız diğer bir öncü uygulama da Turkcell Mobil Cüzdan. Tüketicinin her an, herhangi bir yerde, para ya da kart kullanmadan, cep telefonuyla en güvenli biçimde ödeme yapmasını sağlayan “Turkcell Mobil Cüzdan” servisini başlatarak bu alanda bir ilke imza attık. Mobil ödeme ve temassız bankacılıkta yeni bir devrin başlangıcı olması beklenen projenin yapılması için Dünya GSM Birliği (GSMA) tarafından bu projede Türkiye’yi Turkcell temsil ediyor. Pilot uygulamanın sonuçlarının, birliğin dünya çapında gerçekleştirdiği Mobil Ödeme çalışmasına da katkıda bulunarak, bu konudaki standartları belirlemesine katkıda bulunacağız.
  • Yılmaz Yılmaz - BMD Yönetim Kurulu Başkanı
    Türk Perakendesi ve Kredi Kartı Kullanımı Türk perakende sektörünün en önemli özelliği ve avantajı, yeni ortamlara hızla uyum sağlayabilme yeteneğidir. Gerek tüm kesimlerin ekonomik olarak belli bir rahatlık içinde olduğu dönemlerde gerekse durgunluk veya kriz dönemlerinde Türk perakendesi günün koşullarına uygun davranabilmiştir.
    Müşterilere yönelik kampanyalar da Türk perakendesinin yaratıcılığının ve hızlı hareket yeteneğinin bir göstergesidir.
    İşte böyle dinamik, hızlı gelişen ve değişen, müşteri ile doğrudan etkileşimde bulunulan, rekabetin çok yoğun yaşandığı, müşteri satın alma davranışlarının hızlı değişkenlik gösterdiği bir sektörde banka kartı ve kredi kartı gibi enstrümanlar çok büyük önem taşımaktadır.
    Öncelikle, sektörün kayıt altında kalabilmesi ve şeffaflığını koruyabilmesi için kredi kartı kullanımı son derece önemlidir. Kayıt dışının panzehiri kredi kartıdır. Kredi kartıyla hem kişi hem şirket hem de sektör kayıt altına alınabilmektedir.
    Bunun ardından, kredi kartının tüketici için olan önemi ortaya çıkmaktadır. Tüketen bir ekonomi için sağlam altyapı gerekmektedir. Tüketiciye odaklanmayan sistemler çökmeye mahkumdur. Bu nedenle, tüketicinin sağlıklı borçlandırılması gerekmektedir ve bunu sağlayacak olan da banka ve kredi kartlarıdır. Kredi kartları, hayatı kolaylaştırıcı yönleriyle tüketicilerce tercih edilmektedir.
    Bir diğer dikkat çekici husus da globalleşme ve çok kanallı stratejilerin bugün artık perakendeciler için yaşamsal önemde olmasıdır. Mobil ticaret ve sosyal ağlar geleceğin perakende dünyasında büyük bir rol oynamaktadır.
    Bu noktada, banka kartları ve kredi kartlarının mobil iletişimi ve sosyal ağları kullanarak, başta gençler olmak üzere, tüketicilere sağladıkları olanaklar alışverişi eğlenceli ve avantajlı hale getirmektedir. Özellikle öğrenci gençlerin banka kartı kullanarak yaptıkları alışverişin oranı giderek yükselmektedir.
    Birleşmiş Markalar Derneği’nin 150’den fazla üye firması ve bunlara bağlı olarak çalışan 500 kadar markası, 2010 yılında 27 milyar USD’den fazla gerçekleşen perakende satış cirolarının%50’den fazla bölümünü kartlı alışverişe borçludur. Bu durum, markalarımızın sağlıklı büyümesini, istikrarlı ciro artışını ve takip edilebilir verilere sahip olmasını sağlamaktadır.
    Bunun dışında, kartlı alışveriş sayesinde tüketici eğilimleri izlenebilmekte, tüketicilerin tercihlerine kısa süre içinde yanıt verilebilmekte ve müşteri memnuniyeti programlarının hedef ve stratejileri rahatlıkla planlanabilmektedir.
    Görüldüğü üzere, kredi kartı kullanımının çok yönlü olumlu etkileri bulunmaktadır ve Birleşmiş Markalar Derneği, kredi kartının bilinçli kullanımını desteklemektedir.
  • Füsun Kuran - TMD Başkanı
    Kredi kartını kullanımını destekliyoruz.
    Kredi kartı kullanımı ülkemizin refahı ve gelişmesi için en önemli etkendir. Tüketim sırasında ve sonrasında yarattığı güven, hem tüketici hem de ülke için her geçen gün daha vazgeçilmez olacaktır. Kredi kartı kullanımını Tescilli Markalar Derneği olarak destekliyoruz.